Dolar 32,3396
Euro 35,1060
Altın 2.238,79
BİST 8.859,55
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 8°C
Hafif Yağmurlu
Bursa
8°C
Hafif Yağmurlu
Çar 12°C
Per 10°C
Cum 13°C
Cts 17°C

Uzmanlık

3 Ağustos 2021 15:51
563
A+
A-

17 Ağustos 1999 Gölcük depreminden sonra tanıştık uzmanlarla. Televizyon kanallarının çeşitliliği nedeniyle her kanalda en az iki veya üç tane deprem uzmanı çıkmaya ve derin tartışmalara girmeye başladılar. Her kanalın deprem uzmanı diğerlerinden daha iyiydi.  Hele bunlardan merhum Ahmet Mete Işıkara Deprem dedesi oldu ülkemizin. Ne kadar çok uzman varmış ülkemizde diye bayağı böbürlendik durduk. Ülkemiz böylece bu acı deprem faciasından sonra uzmanlık ve uzman neymiş öğrenmiş oldu. Bir sorumlu bulunup da cezalandırılmadı bu yitirilen canlar için. Sembolik birkaç isim kurban seçildi, o kadar.

Bu uzmanlık alanı sadece depremlerle sınırlı kalmadı tabii ki. Çaylar, dereler taştı ve seller oldu. Dere yataklarına şuursuzca yapılmış nice evler yıkıldı ve nice canlar yok oldu. Bu sefer de sel ve jeoloji uzmanları doldurdu televizyon ekranlarını. Neler demediler ki, böyle imar mı olurmuş, arazi etüdü yapılmadan bina mı yapılırmış vb. Ama bir Allah’ın kulu çıkıp da buralara kimler ruhsat vermiş, hesap soralım diyemedi.

Yıllar içinde yine depremler oldu ve yine seller. Yine binalar yıkıldı ve yine yok oldu canlar. Tam kanıksamaya başlamıştık ki 301 canın yitirildiği maden faciası. Bu mesleğin fıtratı olarak nitelendirildi ve ekranları yine uzmanlar doldurdu. Dünyadan örnekler verildi ve ülkemizin ne kadar ileri veya geri kaldığı tartışıldı günlerce ve az sonra bunlar da unutuldu. Ne cezası, suçlu bile bulunamadı. Dua edin ki madenciler toplu intihar etti demediler.

Her Ramazan ayının ekran gediklisi din uzmanlarını unuttum sanmayın. Onlar günde birkaç bin lira gibi çok az paralarla ekranlara çıkan hayırsever din adamlarından başka bir şey değillerdi. Dini inancından ve Allah’ından başka kimsesi kalmamış mütedeyyin insanlarımıza bir lokma ve bir hırka nasihat ettiler, az ile yetinmeyi ve aza şükretmeyi anlattılar. Bu dünyanın imtihan dünyası olduğunu, bu dünyada ne kadar az ile yetinirlerse öteki ve baki dünyada cenneti müjdelediler. Huriler ve Kevser şarapları vaat ettiler. Kendileri yüz elli çeşitle iftar açarken zeytin ile iftar açmanın faziletlerinden bahsetmeyi de unutmadılar. Bunlar da din uzmanlarımızdı. Gerçi bunlardan bugün her mahallede birkaç tane var ya.

Orman yangınlarına öyle alıştırıldık ki, hep vukatı adiyeden saydık. Ta ki 6 gün önce yurdun her yerinde eş zamanlı başlatılan orman yangınlarına kadar. Bu orman yangınları üzerine yine ekranlarımız yangın uzmanlarıyla doldu ama bu kez yurttaş bu zokayı pek yutmadı. “Hani yangın söndürme uçakları, hani yeterli ormancı, hani yeterli itfaiye, hani yeterli personel” gibi akıl delen sorular sormaya nihayet başladı. Bu kez uzmanlar pek dikiş tutturamadı. Zira sadece bir kitlenin değil tüm yurdum insanının canı yanmaya başlamıştı. Ki, ancak böyle olunca akıl başa geliyor demek ki diye düşünmeden edemiyorum. İlla zülfü yare mi dokunulması gerekiyor?

Ha, bugün ben de çizmeyi aşacağım biraz izninizle sevgili dostlarım. Bu yangınlar şöyle ya da böyle enikonu söndürülecek veya sönecek.  İşte ondan sonra duyarlı yurttaş olarak hepimizin sahne alması gerekecek.

1 – Yanan ormanların yerine bırakın inşaat yapılmasını, bir tek çivi bile çakılmasını önlemek için her türlü takip ve kontrol altında tutmalıyız.

2 – Yanan ormanların yerine ağaç dikilmesini mutlaka işbirliği yaparak gerçekleştirmeliyiz.

3 – Amerikan kazığı çam ağaçları yerine ortalama ömrü 300-400 yıl olan Zeytin ağaçları dikmeliyiz. Kayın ve meşe dikmeliyiz.

4 – Diktiğimiz ve diktirdiğimiz her ağacın büyüme sürecini izlemek için çaba harcamalı ve takipçisi olmalıyız.

5 – Ağaç dikme işine siyasetçileri asla ve kat’a dahil etmemeliyiz. Zira bunu da siyasi şova çevirirler.

6 – Siyasetçiler sadece ve sadece yasalar çıkartmalı ve orman yakanların sonsuza kadar tek kişilik hücrelerde çürümesini sağlamalı.

7 – Siyasetçiler yine yasalar çıkartarak vergi mükelleflerinin tahakkuk eden vergilerinin yüzde yirmi beşi oranında ağaç dikme zorunluluğu getirmelidir.

8 – Tüm uzmanların bu konudaki görüşlerini dinlemeye hazırım.

Tanrı bu ülkeyi ve bu ülkenin tertemiz insanlarını uzman geçinenlerden korusun.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
30 Ağustos 2021 08:53
1 Eylül 2021 08:14
4 Ağustos 2021 11:06
9 Mart 2021 11:49
5 Temmuz 2021 09:44
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.