Uykusuz Türkçe

Dile dökemediklerimizin küflü sokaklarında ağır adımlarla dolaşıp dururuz. Kindar bir kağıt düşer ayaklarımızın ucuna.

Dışarıda kabımıza sığamadığımız o anlarda, odamızda küçük bir ayrıntı gibi yazıya oturur bitkisel bir kalbe güç verir sözcüklerimiz. Sözcüklerin yeri iyi ayarlanmış olur genelde böyle zamanlarda. Kırılmış bir yazıyı onarır gibi başlarız her satır başına. Bir zaman sonra her şey yer değiştirmeye başlar. Ev dağınıklığı uykusuz Türkçe … Ve korkarsınız sözcüklerden. Kronik bir korku ile selamlaşırsınız. Düzmece bir metin ile fişi çekilmiş bir dolap misali başlar her şey yavaş yavaş erimeye. Ve sonra varlığınız hücum eder benliğinize.

Zaman geçmişinize haydutça göz dikmiş bir düşmandır artık. Hileli bir savaştan nasıl kaçacağınızı bilemez ve çağrışımlar ile baş edemezsiniz.  Vadedilmiş topraklara döner yüreğiniz. Kıraç ve kirli. Yüreğinizin unuttuğu yerleriyle baş etmesi kolay değildir. Her şey çıplak ve hilelidir. Yani yaşadığınızı sandığınız geçmişiniz, sözcüklerin isyanıyla meydan okumaya başlar. Böyle zamanlarda her şey birbirinin içine girer. Anılar gözünüzün önünde bir kurşun kadar ağırlaşır. Ama yine de güç verir bazı cümleler. Yazıya oturup içinizdeki ıssızlığı doldurmaya çalışırsınız. Sözcüklerinizin içinde kendinize bir yer edinmeye başlamışsınızdır artık.

Sayfalar ve günler geçer.

Ve acıyla baş etmeyi öğrenirsiniz. Ölü imgelerin gölgesinde yepyeni bir hayat başlar. Artık korkmazsınız asılı kalmış sözcüklerinizden…