Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 19°C
Az Bulutlu
Bursa
19°C
Az Bulutlu
Paz 19°C
Pts 19°C
Sal 18°C
Çar 19°C

Tiyatro

31 Mart 2021 11:37
662
A+
A-

27 Mart Dünya Tiyatro Günü’ydü. Tüm dünyada tiyatro sahnelerinde oyunlar sergilenir ve kutlamalar yapılır. Ancak, iki yıldır pandemi nedeniyle perdeler inmiş durumda. İnsana, insanla ve insanca anlatma veya etkileşim sanatı da diyebileceğimiz en eski görsellerden birisidir tiyatro. Özellikle yaşlı Avrupa ülkelerinde ve gelişmiş ülkelerde muhtelif şekillerde tiyatro yapılmaktadır. Ülkemizde de Hacivat-Karagöz gölge oyunlarıyla başlayan bu etkinlikler İsmail Dümbüllü, Salih Tozan, Selim Naşit, Adile Naşit, Nejat Uygur ve Münir Özkul gibi bugün aramızda olmayan usta oyuncularla bugünlere taşınmıştır.

Tiyatroyu diğer edebi eserlerden ayıran en büyük özellik canlı ve sözlü olarak sahnede insanlar tarafından anlatılması ve oynanmasıdır. Sadece okunmak veya dinlenmek için yazılmamış eserlerdir.

Dünyada ilk tiyatro eski Yunan’da Theatron yani ‘görme yeri’ sözcüğünden gelmektedir. Zaman içinde trajedi, drama ve komedi gibi çeşitlemelerle günümüze gelinmiştir. Uygarlık tarihinin en önemli görsel sahne türüdür. Sahnede her gün aynı oyunu bir önceki günden daha iyi canlandırmaya çalışan oyuncular ve bu oyuncuların sahneledikleri oyunu görebilmek için salonu dolduran seyirciler. Ve bu iki grubun olağanüstü bir ahenk içerisinde birbirlerini izlemeleri ve birbirlerinden görsel ve ruhsal yararlar sağlayabilmeleri bence tiyatronun en önemli sonuçlarından birisidir.

Yaklaşık iki saat boyunca günlük ve özel yaşamından soyutlanıp oynadığı oyundaki rolle bütünleşen bir insan gurubu ve karşısında onları çıt çıkarmadan seyredenler.  Öyle bir an geliyor ki, coşkuyla sahnedeki oyuncular alkışlanıyor. İşte o an sanki dünya duruyor ve oyuncular yaptıklarının ne kadar doğru olduğunu ve bunun anlaşıldığının mutluluğunu yaşıyor. Seyirci her şeyi çok iyi analiz edebiliyor ve anında olumlu tepkisini verebiliyor. Tiyatro seyircisi belli bir eğitim seviyesini aşmış insanlardan oluşmaktadır genelde. Bu nedenle bir oyunu veya oyuncuları beğenmedikleri takdirde yuhalamak yoktur tiyatro kültüründe. Ama iyiyi ve güzeli alkışlamak vardır.

Çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği Adana’da tarihi Taş Köprü’nün yaklaşık bin metre aşağısında Ulus Parkı ve bu parkın içinde Piknik Aile Çay bahçesi vardı. Çocukluğumda bu bahçeye Nejat Uygur, eşi ve çocukları ile birlikte gelir, at arabasıyla getirdiği dekorunu kurar ve akşam da oyunlarını oynarlardı. Adana, gerek yazar ve şair, gerekse tiyatro ve sinema dallarında ülkemizin önemli kaynaklarından biriydi. Nejat Uygur gibi ustaları şehrin gençleri takip etmiş ve çeşitli tiyatro grupları kurulmuştu. Hatta Devlet Tiyatrosu Adana kadrosu dahi vardı ve belediyenin balkonlu toplam 550 seyirci kapasiteli muazzam tiyatro salonunda muntazam oyunlar oynanırdı.

Her belediye yönetimi de tiyatroya gereken önemi vermekten kaçınmamıştı. Okullarda özellikle de liselerde mutlaka tiyatro kolları mevcuttu. Bunların içinde en göze batan ve öne çıkan okullardan birisi de Adana Ticaret Lisesiydi. Bu okulun hem yazlık hem de kışlık Tiyatro salonları vardı. Ama ne hazindir ki son yıllarda bu okullarda salonların neredeyse bitmiş olduğunu üzülerek öğrenmiş bulunuyorum. Sadece salonların bitmesiyle sınırlı kalınmamış ve bana göre Kültürel gelişmişliğin en önemli göstergelerinden biri olan Tiyatrolar bir bir kapanmaya başlamıştır.

Herhangi bir siyasi amaç gütmeden yazıyorum ki, ülkemizde sanat her geçen gün tükeniyor, sanata ve sanatçıya verilen önem azalıyor. Televizyonlarda birkaç program bu sanat dalını kısmen de yaşatmaya çalışıyor, “Güldür güldür” gibi. Emeği geçenleri kutluyor ve teşekkür ediyorum. Çok uzak bir geçmişte değil, bir Devekuşu Kabare yok artık. O günlerin o muhteşem oyuncuları birer birer sonsuzluğa gittiler. En son da sevgili Rasim Öztekin’i uğurladık. Tüm emeği geçen ve sonsuzluğa uğurladığımız tiyatroculara rahmet diliyor ve halen bu sahnede yaşamaya ve yaşatmaya çalışan oyuncularımıza da sağlık diliyorum.

Öbür tarafta da güzel oyunlar oynadığınıza inanıyorum.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
9 Temmuz 2021 14:45
4 Ekim 2021 09:52
1 Şubat 2021 13:24
29 Kasım 2021 08:57
19 Eylül 2021 09:57
6 Mart 2021 08:54
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.