Dolar 32,3528
Euro 34,8005
Altın 2.399,63
BİST 10.208,65
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 21°C
Hafif Yağmurlu
Bursa
21°C
Hafif Yağmurlu
Cum 16°C
Cts 18°C
Paz 20°C
Pts 23°C

Kara Gözlü Çocuk

23 Aralık 2020 19:09
417
A+
A-

Çok utanmıştı “teşekkür ederim, karnım tok. Yedim de geldim.” derken ısrar etti Tarık’ın annesi. “Hiç olmazsa bir kalem ye”. Yine büyük bir nezaketle reddetti, ben içeride Tarık’ın ödevlerine bir bakayım” dedi ve Tarık’ın odasına girdi. Açlıktan ve gıdasızlıktan çatlamış titreyen incecik dudaklarına birkaç damla yaş dökülüvermişti koca koca kara gözlerinden. İçinin acıdığını hissetti. Aç karnının gurultusunu bastırabilmek için sürahiden bir bardak su doldurup içti, kesmedi bir bardak daha. Daha önce et görmüştü ama böylesini ilk defa görüyordu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken bir çırpıda Tarık’ın ödevlerindeki problemleri çözüverdi. Tarık tatlı bir sitemle girdi içeri “ne güzel pirzola vardı, sen yemedin” dedi. O zaman o etin pirzola olduğunu öğrenmişti. Sonra ödevlere dalıp çalıştılar ve Tarık’ın tüm ödevlerini bitirdiler.

İki sokak ötedeki gecekondudan bozma evine giderken üşüyen ellerini ağabeyinden küçültülüp kendisine yapılmış ceketinin cebine soktuğunda bir kâğıt hışırdadı eline. 10 lira koymuştu Tarık’ın annesi Jülide teyze. Güngörmüş, varlıklı bir aileden gelme olgun bir kadındı. Aslen İzmirli idi. Sarı  Yakup mahallesinin en varlıklı ailesiydi.  Mali Müşavir İbrahim Bey iyi bir hayat yaşatıyordu. Kızları vasat birer öğrencilerdi ama oğlu Tarık, oldukça tembeldi. Aynı sınıfta olmalarına rağmen kara gözlü çocuk çok zeki ve çalışkandı ve Tarık’ ı ders çalıştırıyordu. Adeta özel ders veriyordu. Jülide Hanım mahallenin en fakir ailesinin çocuğu olduğunu biliyordu. Ama bu çocuktaki gururlu duruştan etkilenmiş ve utandırmadan cebine koymuştu 10 lirayı.

Eve varır varmaz annesine verdi parayı kara gözlü çocuk ve anlattı olanları. Ve pirzolayı. “Biz neden hiç yemiyoruz” diye sordu ve bu soru da hiç yanıtını alamadığı sorular arasına girdi. Çaresizlikten boynunu büken anne yine gözyaşlarını içine akıtıp her zamanki vakur ve otoriter tavrıyla sarıldı ve “sen okulunu bitir, oku ve büyük adam ol, o zaman alırsın çocuklarına dedi. Ne yapsındı? Kurban bayramlarında hayırsever komşular ve umarsız akrabalar pirzola getirmiyordu ki. Soğan ve mercimek karışımı çorbaya bolca ekmek doğrayıp kara gözlüsünü ve kardeşlerini doyurdu.

Deli deli yatıp kendisinin ve kardeşlerinin üstünü açtığı için sürekli üstlerini örten annesi saçlarını okşayıp sevmeye başladı.

Gözleri kapanınca yüzü ortaya çıkmaya başlamıştı kara gözlü çocuğun. Minik bir burnu, ince çatlak dudakları ve zayıflıktan iyice çıkmış elmacık kemikleri daha belirgindi. Yüzünün yarısını gözleri kapladığı için kara gözlü çocuk diye severdi. Çok titrerdi üzerine. Doğumunda “maşa” kadarmış. “Yaşamaz” demişler. Yaşamış, 4 yaşında ağır bir hastalık geçirmiş, “yaşamaz” demişler gene. Ama inatla yaşamış.

O günden beri ne zaman bir kasap dükkanına girsem ürkek bakışlarla çevreme bakarım, ‘kara gözlü bir çocuk var mı’ diye. Utanarak ve fısıldayarak “bir kilo da pirzola verin lütfen” derim. Torunlarım çok sevdiği için. O pirzolayı koltuğumun altına eve rakı götürür gibi saklarım. Her kurban bayramında kesilen kurbanın kaburga ve döşünü kara gözlü çocuklara vermeye çalışırım.

 

Uzun yıllar haber alamadım kara gözlü çocuktan. Bir daha da hiç görmedim. Yıllar sonra onu tanıyan bir arkadaşımdan öğrendim. Tüm zorluklara ve imkansızlıklara rağmen o ve kardeşleri okumuşlar ve o varoşlardan çıkmışlar. İyi ve sakin bir hayat sürüyormuş. “Nerede yaşadığını bilmiyorum” dedi arkadaşım, İçimi bir huzur kapladı ve bir türkü mırıldanmaya başladım: “Adana köprübaşı, otur saraya karşı.

Gel beraber gezelim, dosta düşmana karşı”

Kara gözlü nice çocuklara……

 

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
12 Mayıs 2021 07:59
8 Mayıs 2021 10:08
24 Aralık 2020 21:36
13 Ocak 2021 17:35
15 Temmuz 2021 11:09
12 Aralık 2021 08:55
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.