Dolar 32,3854
Euro 34,7876
Altın 2.435,15
BİST 9.992,86
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 21°C
Az Bulutlu
Bursa
21°C
Az Bulutlu
Sal 16°C
Çar 18°C
Per 19°C
Cum 17°C

Eski Dışişleri Bakanı Gürel: Kıbrıs’ı AB’nin kucağına Erdoğan bıraktı

Eski Dışişleri Bakanı Gürel: Kıbrıs’ı AB’nin kucağına Erdoğan bıraktı
26 Temmuz 2021 14:16
283
A+
A-

Eski Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kıbrıs konusunu Avrupa Birliği’nin kucağına bıraktığını savundu.

Cumhuriyet gazetesinden İpek Özbey’in sorularını yanıtlayan eski dışişleri bakanı ve 55. Hükümetin AB ve Kıbrıs’tan sorumlu devlet bakanı Şükrü Sina Gürel, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Kuzey Kıbrıs’ta müjde olarak nitelendirdiği “saray ve millet bahçesi” yapımına ilişkin olarak, Kıbrıs Meclis’indeki konuşmasının 1 saat geciktiğini hatırlattı ve o sırada planın değişmiş olabileceğine dikkat çekti. Gürel, “Birilerinden telefon mu geldi, bazı görüşmeler mi yapıldı da vazgeçti, kuşkuluyum. Yok, eğer Erdoğan gerçeklerden bu kadar kopuk davranıyorsa o zaman hepimizin kaygı içinde olması gerek” dedi.

Kuzey Kıbrıs tanınmasının artık çok geç olduğunu söyleyen Gürel, 2004’te Cumhuriyet gazetesinde yazdıklarını hatırlatarak, “Kıbrıslı Rumlar ve Türkler aynı devletin çatısı altında birlikte yaşamayı, bu kadar elverişli koşullar sunulduğu halde reddediyorlarsa o zaman bundan sonra Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yönetenlerin de şunu söylemeleri gerekiyor: Kıbrıs Rum Devleti tarafından eşit ve egemen bir devlet olarak tanınmadıkça, bundan sonra ne bir çözümün kapağını kaldırırız ne de görüşmelere oturabiliriz” diye kaydetti.

O dönemde Rauf Denktaş hâlâ Cumhurbaşkanlığı makamında olduğunu söyleyen Gürel, kendisine iki tane tutanak gösterdiğini dile getirdi.

Gürel tutanakta yazanları ise şöyle anlattı:

“Birincisi, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı’nın yani Abdullah Gül’ün ilk yaptığı uluslararası görüşmeydi. Görüşmeye “Biz tanınma istemiyoruz” diye oturuyordu. İkincisi de KKTC’nin o zamanki başbakanı Mehmet Ali Talat’ın görüşme tutanağıydı. O da aynı şekilde “Biz tanınma istemiyoruz” diye görüşmeye başlıyordu. Ben de onun üzerine köşemde yazmış ve “Biriyle bir görüşmeye oturduğunuzda o sizi eşit olarak kabul etmek niyetindeyse bile siz ‘ben adam değilim, beni adam yerine koyma’ derseniz adam yerine konmazsınız” demiştim. Bu tanınma için adımların ta 2004’te atılması gerekiyordu.”

“KIBRIS’I AB’NİN KUCAĞINA ERDOĞAN BIRAKTI”

Gürel Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “50 yıldır zaman kaybettik” sözlerini eleştirerek, 18-19 yıldır ne kadar zaman kaybettiğimizin hesabını kendisinin vermesi gerektiğini söyledi.

Erdoğan’ın 2002’de AKP iktidarı oluşturulmaya başlanırken Avrupa ve ABD seferlerine çıktığını hatırlatan Gürel, o seferlere başlarken de Kıbrıs ve AB konusunda son derece yanlış adımlar attığını ifade etti.

Gürel, AB’nin kucağına Kıbrıs konusunu Erdoğan’ın bıraktığını söyleyerek şunları kaydetti:

“Ekim ayında Dışişleri Bakanı olarak AB’nin genişlemeden sorumlu komiseri Gunter Verheugen’e “Türkiye AB ilişkilerinin ilerletilmesi ayrı şeydir, Kıbrıs konusunda siyasi çözüm bulmak başka şeydir” diyerek konunun algılanmasını sağlamışken, Tayyip Erdoğan AB seferlerine çıkarken “AB ile üyelik müzakerelerinin başlatılması için bir tarih alma konusuyla Kıbrıs konusunu aynı sepette ele alabiliriz” dedi. Bu, götürüp tekrar Kıbrıs konusunu AB’nin kucağına bırakmak demekti. Hem de Denktaş’ın hasta yatağına Annan Planı konmuşken, biz de Annan Planı’nın müzakereye değer olmadığını açıklamışken… Onun ardından, “AB için yeni reformlar yapmaya hazırız” dedi. Bu aslında Türkiye’nin yeni dayatmalara kapıları ardına kadar açması demekti, çünkü biz Ağustos 2002’te AB ile ulusal programımızı bütün siyasal istikrarsızlığa rağmen TBMM’den geçirmeyi başarmıştık. Bize daha önce AB tarafından verilen söz, kulaklarımla duyduğum için söylüyorum, “Siz bu ulusal programınızı geçirin, müzakerelere başlayacağız” şeklindeydi.”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.