Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 16°C
Az Bulutlu
Bursa
16°C
Az Bulutlu
Pts 21°C
Sal 18°C
Çar 20°C
Per 18°C

Akıl Kuşunun Gezintisi

9 Aralık 2020 11:16
435
A+
A-

Akıl kuşu kanatlanmaya görsün bir. Akıl kuşu kanatlanıp uçmaya başlayınca hiç belli olmaz konar hangi ağaca. Kimileyin en güzel düşlerin benzersiz  doruklarına, kimileyin en karamsar duyguların uçurumlarına. Akıl kuşu kanatlanmaya görsün bir.

Hiç giysilerinizin bir yerlerinden sesler geldiği oldu mu kulaklarınıza? Benim oldu, şunları fısıldamakta idi o sesler.

‘’Yoo hayır hayır. Tapulu malın değilim ben senin, ben özgür bir nesneyim olabildiğimce. Kimseciklere köle olmam. Oysa bana köle olan ya da olacak o kadar çok insan var ki.. Belki de yeryüzünün tek efendisi benim.

Dinle bak; geçen ay sonu bay fabrikatörün cebini ısıtmakta idim. Aybaşında ise umuduydum bir memurun. Bakkal efendi bir toptancıya vermişti beni. Dün komşu ildeydim, bugün burada.  Şu an seninim ama az sonra bir sigarayla değişeceksin beni.

Kim bilir kimin cebinde, hangi iyilik ya da hangi kötülük için bulunacağım. Sürgit gezineceğim, ora senin bura benim. Ha, bir de tıkılıp kalmak var bir karanlık kutuda belirsiz zamanlar için. Siz insanlar, tutukevi diyorsunuz buna. Oysa sizin tutukevlerinizi dolduranlar da biziz, gardiyanlar da..

Yaşamımı bilmek ister misin? Bir roman olan yaşamı mı? Gerçi, herkesinki öyledir ya kendine göre. Ama inan benimki bitmez bir roman. Sanırsın pehlivan tefrikası. Fenikeliler zamanında ortaya çıktığım söylenmekte ise de aldırma sen. Ben insanlığın başlangıcından beri varım. İnsanların bilinçaltında hep var oldum. Sonra neler geçmedi ki başımdan. Kah demirde şekillendim, kah altında, kah bakırda. Türlü biçime sokulduktan sonra beni, şu bildiğimiz ak kağıtta karar kıldılar. Ancak taklit edilmeyeyim diye, üzerimi türlü çeşitli boyayarak.

Oysa ki ben hep aynıydım, değişmedim hiç.  Değişen insanlardı. Niceleri geldi, küplere bastı beni, niceleri kırdı küpleri. Niceleri göremezken yüzümü, niceleri kasalara istifledi. Ama hepsi gittiler birer birer ve yenileri geldi sahipliğimi üstlenmek için. Kanlar aktı uğruma,  savaşlar oldu. Ve uluslar yok oldu. Ve uygarlıklar. Ama ben hiç yok olmadım, hep vardım.

Siz insanları anlamak pek güç. Beni ele geçirmek için yapamayacağınız şey yok. Tüm aklınızı bana sahip olmak için harcıyorsunuz. Bana sahip olduğunuzda ise tüm aklınız harcanmış oluyor, yok oluyor..

Oysa çıplak gelmektesiniz bu dünyaya. Giderken de götürdüğünüz hiç bir şeycik yok. Nedendir o halde bu çılgın yarış? Bu hırs, bu telaş, bu ihtiras neden? Baki kalanınız yok bu dünyada. Ama ben?  Ben sizler yokken de vardım, siz varken de varım, sizden sonra da bu dünyada olacağım. Dünya durdukça, ihtiraslar tükenmedikçe…

Akıl kuşu, kanatlanmaya görsün bir. Yedi kat göklerden, yedi kat deniz diplerine dalıvermek ne ki? Ya da konar ışıl ışıl başak vermiş bir tarla kenarına, görür bir yaşlı adam. Alnı kırışmış, elleri nasırlı, yarık, kavuran güneşte çatlamış dudakları gülümsemekte. Yanındaki gence söylediklerine kulak verir.

‘’Bu toprak mı oğul, bu toprak mı kimin? Çok zaman önce tanımadığım çok zaman sonra da tanımayacağım birinin. Sahibini bilmem. Ama sıra benim şimdilik. Benden önce de babam ekmekte idi. Ondan önce de babası.  Mezarları şurada gördüğün gibi. Benden sonra da sende sıra. Dilerim, üleşmekle mutlu olursun ürünü. Sıra işi bu. Bugün ben, yarın sen öbür gün, belirsiz…’’

Akıl kuşu, kanat çırpmada kendi kendine… Kim bilebilir ki yarını? Kim ne bıraktı yarına? Kim, neyin gerçek sahibi olabildi ki bu dünyada? Üç-beş ayda çürüyecek üç arşın bezin mi, bir süre sonra özdeşleşeceği toprağın mı? Nesnel olarak, hiç kimse, hiç bir şeyin…

Doğar, yaşar ve ölür insan. Değiştirilemeyen kuraldır bu. Kişi yaşam boyunca çalışıp çabalayıp, bir şeylerin, soyut-somut bir servetin sahibi olmaya uğraşır doğallıkla. Ancak bu serveti sağlarken benliğini yitirmemeli, ödün vermemelidir kişiliğinden. Edindiği serveti yalnızca dünya nimetlerinden yararlanmak için kullanmamalı, insanlık adına eserler vermeye çalışmalıdır. Bilmelidir ki, kendinin bu gün sahip oldukları başkalarında da vardı daha önceleri. Ama onlar, yoklar bugün. Yok olmayacak olan ise yalnızca yapılacak güzel şeyler, bırakılacak somut-soyut değerler… İnsanlık yaşadıkça, eserleri de yaşayacak. Yaşayacak ki, bir önceki kuşaktan devraldığı servetle, bir adım önde başlasın mutluluk savaşına bir sonraki kuşak.

 

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
18 Mayıs 2021 08:19
19 Nisan 2021 14:01
14 Eylül 2021 09:11
3 Şubat 2021 09:12
21 Nisan 2021 08:39
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.