Sadece futbol yetmez
Futbol, günümüz dünyasının işçi ve işverenleri olan, toplumu transa sokan en büyük endüstrilerinden biridir. Liglerin bir hafta araya girmesinde bile futbolsuzluğa tahammül edemez durumdayız. Özellikle de Bursa gibi bir futbol şehrindeyseniz, “her şeye rağmen” futbol bir ihtiyaçtır. Son dönemde Bursa futbolu üzerinde kara bulutlar dolaşsa da, bu şehir Türk futboluna çok önemli isimler kazandırmış ve kazandırmaya de devam edecek bir markadır.
Son dönemde de Bursa’nın marka değerlerinden biri olan Enes Ünal’a ayrı bir parantez açmam gerek. Altyapı eğitimi için çok küçük yaşlarda geldiği Vakıfköy’den bir başarı hikayesi, bir kişisel gelişim örneği gösteren bir isim Enes Ünal. Görev aldığı her yaş grubunda, mesleki ciddiyet ve inanç ile Avrupa takımlarının farkına vardığı, ama ne yazık ki ülkemiz takımlarının, Avrupa’ya transferinden sonra keşfettiği bir değerdir. Hatta 2013 yılında dönemin Bursaspor teknik direktörü Hikmet Karaman’ın “ altyapıda futbolcularımız var. Enes Ünal’ı Chelsea istiyormuş, Manchester United ve diğer kulüpler ilgileniyorlar, ben tanımıyorum. “Kendimden utandım” diye ünlü bir demeci vardır. İşte Türk futbolunun kanayan yarası, yabancı hayranlığı ve alt yapı gereken değerin verilmemesi.
Futbolu takip edenler bilir, bizim topçuların Avrupa maceraları öyle çok uzun sürmez, gerek dil konusunda, gerek kültürel adaptasyonu, gerekse altyapı eksikliği konusunda yaşanan sıkıntılar yurda kesin dönüşü hızlandırır. Kişisel gelişim kitaplarında; ‘yeni bir dil öğrenmek, yeni bir kültürün, yaşam tarzının, yeni alışkanlıkların edinilmesini sağlar’ diye yazar. Enes’in en büyük avantajı da bence Belçika’da başladığı Avrupa serüvenine yabancı dil ve kültüre adaptasyonu, altyapıdan aldığı sağlıklı eğitim ile olmuştur. Hep Avrupalı futbolcuların profesyonelliğini konuşuruz onlara imreniriz. Artık bizler de spor eğitimi dışında okul ve sosyal olarak da kendini geliştirmiş gençlerimizi Avrupa Liglerinde görebiliriz. Eskiden özellikle fakir aileler için çocukların kurtuluşu “ya topçu ya da popçu” olmaktan geçerdi. Futbolcular mahalle aralarından taştan kalelerde, toprak sahalarda doğaçlama olarak yetişirken, şimdi hemen her mahalle de bir futbol okulu, bir saha ve bu işlere gönül vermiş diplomalı hocalar eşliğinde çalışmakta. Bizim zamanımızda yaşı büyük takım ağabeylerinin yaptırdığı antrenmanlar, zımpara gibi sahalarda sağlıksız koşullarda oynanan müsabakalar, tribünde hep olmasını umduğumuz ama hiç bir zaman olmayan “yetenek avcıları” ile gelişmeyen bir süreç yaşanırdı, Zamanla eğitimli hocalar ile bilimsel çalışmalar yanında, gelişime açık yetenekleri takip eden scout sistemi, içindeki değerleri parlatmaya başladı.
Söz konusu projenin meyvelerinden bir olan Enes Ünal da Bursa’mızın marka değerlerinden biridir. Altyapı eğitimi ve kişisel gelişim konusundaki azmi ile uzun süredir Belçika, Hollanda ve İspanya’da ülkemizi ve Bursa’mızı en iyi şekilde temsil etmekte ve gençlere rol model olmaktadır. Futbol asla sadece futbol değildir.