Dolar 32,3786
Euro 34,6919
Altın 2.429,25
BİST 10.001,57
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 21°C
Az Bulutlu
Bursa
21°C
Az Bulutlu
Sal 17°C
Çar 20°C
Per 19°C
Cum 17°C

Kediler, Köpekler ve Sadakat

26 Temmuz 2021 06:26
517
A+
A-

Bugün Bandırma’da çok sevdiğim yeğenim İbrahim İsmail Arı ile sohbet ederken ilginç bir şey söyledi. Hemen not aldım ve iznini alarak bu konuyu bugünkü yazıma taşıdım. Son günlerde yazılarımın ağır olduğunu söyleyen dostlarımı da kırmamış ve biraz daha eğlenceli bir konuyu çalışmış olurum diye düşündüm.

Köpekler sahibi için “Bana yemek veriyor, su veriyor, bana bakıyor ve beni çok seviyor. O bir Tanrı olmalı” diye düşünürmüş. Kediler de “bana yemek veriyor, su veriyor, bana ilgi gösteriyor ve bana hizmet ediyor, ben Tanrı olmalıyım” diye düşünürmüş. Bu çok ilginç sözler beni düşündürdü ve aklıma sadakat olgusu geldi. Genellikle köpeklerin sadık, kedilerin ise nankör olduğu bilinir ki,  ben de öyle bilirdim. Yazıma başlamadan önce her zaman yaptığım gibi bir araştırma yaptım ve bu algının yanlış olduğunu öğrendim.

Tamam, köpekler çok sadık hayvanlar, buna itiraz yok. Ancak, kediler de nankör hayvanlar değilmiş. Kedilerin yüzde altmış dördü kendilerini sahiplerinin yanında güvende hissederlermiş, geri kalan yüzde otuz altılık kısmı ise bu güveni bulamazlarmış. Kedilerin soğuk hayvanlar gibi görünseler de bakıcılarının veya sahiplerinin yanında kendilerini güvende hissettiklerini ve onlarla duygusal bağ kurduklarını kanıtlayan bilimsel araştırmalar bu gerçeği anlatmaktadır. Bu konuyu araştırırken gerçek bir demokrat sevgili merhum Bekir Coşkun ve köpeği Pako’yu da yazmadan geçemeyeceğim. Sevgili Coşkun ülkemin insanlarına köpek sevgisini de aşılamıştır kesinlikle. Nurlar içinde uyusun.

Köpeklerin sadakati hakkındaki efsane görüşü çocukluğunda bizzat yaşamış biri olarak aksi mi aksi, nemrut mu nemrut görünümlü, ama tanıdıkça sadece dış görünüşünün öyle olduğu, aslında içinin çok iyi olduğunu öğrendiğim dedemin köpeği Makarios da geldi aklıma. Bir o kadar da nüktedan olduğunu öğrendiğim dedemin çiftliğinde hakiki bir Sivas Kangal’ı vardı ve adı da Makarios’tu.  Bilmeyen gençler için söyleyeyim; Makarios, 60’lı yıllarda Kıbrıs Rum kesiminin ruhani lideri ve başkanıydı. Dedem köpeğine Makarios diyerek hırsını alırdı. O kadar zeki ve sadık bir köpekti ki, senede bir kez gittiğimiz köyde her birimizi tanır ve sırtına binmemize dahi izin verirdi. Kazara canını yakarsak, üzerinden fırlatıverir ve ön ayaklarıyla döver gibi vururdu. Çiftliğin civarından bir yabancı geçer de Makarios bir kez havlar ve susarsa dedem, “Bu gelen adam iyi bir insan, çiftliğe alın ve karnını doyurun” derdi. Yok, sürekli havlar ve çiftliğin kapısına doğru hücum ederse “ o adam iyi bir insan değil, içeri almayın” diyerek Makarios’un ön sezilerine güvenirdi. Ve çok yaşlanan Makarios, bir gün çiftlikten çıkıp gitti ve bir daha da dönmedi. O zaman dedem “Cins köpek sahibine ölüsünü göstermez, o ölüme gitti” dedi. Gerçekten de Makarios’u bir daha gören olmadı.

Konuyu sadakate getirecek olursak, yukarıda da anlatmaya çalıştığım gibi köpekler ve kediler sahiplerine sadık hayvanlardır. Hatta bu sadakat konusu bazen aşklara da yansır. Halk arasında konuşulurken “O kıza köpek gibi aşığım ve bağlıyım” diyerek aşklarını ve sadakatini dile getirir insanlar. Çok kez duyduğumuz sadakat sözleridir. Sevdiklerine sadakatlerini böyle ifade etmekten kaçınmaz Anadolu çocukları. Çünkü yaşamlarındaki en büyük sadakat göstergesi evlerindeki veya köylerindeki köpekleridir. Onların sadakat ölçüsü en büyük göstergeleridir. Bu yüzden herhangi bir Anadolu’nun bağrından çıkmış bir delikanlının sevdiği kadına “Seni canımdan çok seviyorum, köpekler gibi sadığım sana” dediğini duyarsanız şaşırmayınız ve ayıplamayınız. Zira onlar için bir köpeğin sadakati en büyük ölçektir.

Dünyadaki diğer ülkeleri bilemem ama ülkemizde bir de siyasi sadakat vardır. Ki, bu hiçbir sadakate benzemez. Yurdumun insanı yıllar boyu bir lideri sever ve ona taparcasına bağlı kalır. Hatta geçmişte görülmüştür ki çocuklarından daha fazla sevdiklerini ve sadık olduklarını açıkça söyleyen insanlar olmuştur. Gerçi günümüzde de pek farklı manzara yoktur. Herhangi bir lideri öyle sever ve öyle sadık olurlar ki bunu anlamakta sanırım bilim adamlarının ciddi manada çalışmaları gerekecektir. İşin bilimsel yanını pek bilemeyeceğim ama benim gördüğüm ve anladım kadarıyla bunun sebebi birçok alanda olduğu gibi kurumsallaşmayı başaramamış olmamızdır. İş hayatında da böyle değil midir? Birçok işletme birdenbire büyümekte ama birdenbire de yok oluvermektedir. Çünkü kurumsallaşmayı başaramamış ve bir kişinin başarıları ile yükselmişler veya başarısızlıklarıyla yok oluvermişlerdir. Siyaset de böyle olmaktadır, bir lider ne kadar başarılı olursa o liderin partisi iktidarda kalıyor ve o lider başarısız olur ya da egolarına yenik düşüp de hata yaparsa partisi de iktidardan düşüyor ve bir müddet sonra sadece tabela partisi olarak kalıyor. Ama lidere sadakat o kadar yoğun ki bir türlü vazgeçilemiyor. Sanırım içinde bulunduğumuz coğrafyanın özelliklerinden kaynaklanıyor bu durum. Halbuki gelişmiş ve kurumsallaşmayı başarabilmiş bazı batılı ülkelerde durum hiç de böyle değildir. Örneğin yıllardır Almanya’yı yöneten Şansölye Merkel görevini bitirmeye hazırlandığı şu günlerde Ülkesinde herhangi bir değişiklik veya panik yaşanmıyor. Zira her şey kurumsallaşmış durumda, tıpkı dev firmaları gibi.

İşte sevgili dostlar, Atatürk’ümüz bu konuda yeryüzündeki en büyük siyasi örnektir. Öyle muhteşem bir Cumhuriyet kurmuştur ki yüzüncü yılına geldiğimiz şu günlerde içten ve dıştan her türlü ihanete rağmen dimdik ayaktadır ve ayakta durmaya da devam edecektir. Aynen söylediği gibi; “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ama Türk milleti ilelebet payidar kalacaktır.”

Kediyi, köpeği bilmem ama lütfen sevdiklerinize sevdiğinizi ve ona sonsuza kadar sadık olacağınızı yürekten inanarak söylemekten kaçınmayın lütfen. Zira gerçek bir sevgi gerçek bir sadakati gerektirir.

Sevgiyle kalın.

 

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.