Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 21°C
Az Bulutlu
Bursa
21°C
Az Bulutlu
Paz 21°C
Pts 26°C
Sal 27°C
Çar 23°C

Gece Kirpikli Kadın ve Yalan Dünya

26 Eylül 2021 09:38
345
A+
A-

Çok ilginç ve birbiriyle alakasız iki şarkı sözüyle bir başlık attım bugünkü yazıma. Oldum olası içkiyle aram pekiyi olmadı. Hiç içki içmedim dersem büyük yalan söylemiş olurum. Kendimi bildim bileli içerim ama çok nadir olarak. Bir düğün, dernek ya da çok özel bir günde ve mutlaka dostlarımla birlikte rakı içmeye bayılırım. Ama en fazla iki kadeh içerim ve mutlaka yanında Şalgam olacak. O yüzden de hiç sarhoş olmadım. Çünkü hep ölçülü içtim ve dostlarımla muhabbeti meze yaparak içtim. İşte öylesi rakı içmenin keyfi bir başka.

Ama bugün özellikle iki kadeh içmek istedim ve de tek başıma. Neden mi? Bugün ve dün ülkemin müzik yaşamına ve yaşı otuzun üzerinde olan tüm insanlarımızın gönüllerine taht kurmuş ve damga vurmuş olan birbirinden muhteşem iki büyük sanatçının ölüm yıldönümleriydi. Biri Türk Sanat Müziğinin efsanesi ve aynı zamanda Sanat Güneşimiz Zeki Müren ve diğeri de Bozkırın tezenesi, sazıyla, sözüyle ve gönlüyle büyük ozan Neşet Ertaş. Zeki Müren’i namı diğer Zeki Paşamızı 24 Eylül’de, Bozkırın tezenesi Neşet Hocamızı da 25 Eylül’de sonsuzluğa uğurladık. Milyonlarca insanın hayır ve dualarıyla gittiler dönülmez akşamın ufuklarına. Sırf bu dualar nedeniyle dahi mekânlarının Cennet olduğuna inanmak istiyorum ve inşallah mekânları cennet olmuştur.

Çocukluğumda radyoda şarkısı çalmaya başlayınca ses sonuna kadar açılır ve bangır bangır söylerdi o muhteşem şarkılarını, o mükemmel Türkçesi ve diksiyonu ve eşsiz yorumuyla. Canım anneciğimle birlikte bildiğim tüm kadınlar o söylerken hüngür hüngür ağlarlardı. Zeki paşam şarkı söylerken bülbüllerin utanıp sustuğu rivayet edilir. Öyle billur gibi bir ses çıkardı ki o radyodan tüm dünyaya yayılırdı. Sesinin muhteşem güzelliği ve eşsiz yorumunun yanı sıra kendine has tarzı ve sahnesi de ülkenin sanat dünyasına damga vurmuştu. Bir ekol olmuştu ve o kadar çok taklitleri çıktı ki bizim yaşımızda olanlar bunu çok iyi bilir.

Sanatındaki muhteşemlik insanlığında da tezahür etmiş ve herkese yaptığı iyilikler bazen sanatının dahi önüne geçmişti. Merhamet dolu bu müstesna insan aynı zamanda çok da prensipli ve otoriter bir kişilikti. Özellikle sahnede şarkı söylerken garsonlar iki büklüm servis yapar, asla ayağa kalkamazlardı ve müşteriler dahi çatal bıçaklarını sessizce kullanırlardı. Aramızdan ayrıldıktan sonra öğrendik ki, bütün servetini Mehmetçik Vakfına ve hayır kurumlarına bağışlamış. Zaten başka bir şey de beklenemezdi bu koca sanatçıdan. Neden gece kirpikli kadın diye yazdım onu anarken, zira beni çok etkileyen bir şarkı olduğu için.
Gece kirpikli kadın, Aşkıma siyah bakma
Zaten yakanlar yakmış, Bir alev de sen yakma
Beyaz papatyalar tak, at o siyah gülleri
Sensiz nefes alamam, beni bana bırakma.

1931 doğumlu olan Zeki Paşamdan tam yedi sene sonra 1938 yılında doğan bir de Neşet Ertaş var ki, onu yazmaya ve anlatmaya sanırım kelimeler kifayetsiz kalır. Anadolu’nun bu kavruk delikanlısı kendisi gibi bir usta olan Muharrem Ertaş gibi büyük bir ozanın oğlu olarak müzik yaşamına başlar Bozkır’ın ortalarında. Elinde sazı ve elinden tutacak kimsesi olmadan bir yola çıkar ki, ne yol. Her tarafı taşlık ve engebelerle dolu olan bu yolda bıkmadan usanmadan yürümeye devam eder. O dönemlerde mektepli olmayanların semtine bile yaklaştırılmadığı TRT radyoları Neşet Ertaş gibi ozanları ve aşıkları yok hükmünde saymaktaydılar. Aşık Mahzuni, aşık Ferrahi ve birçok halk ozanı için de durum aynıydı. TRT radyoları bu tür ozanlara burnunu kıvırarak bakarlardı ve halkın çılgınca sevdiği bu ozanları bir türlü kabul etmezlerdi. Tıpkı Orhan Gencebay, Müslüm Gürses ve Ferdi Tayfur gibi. Ancak halkın baskısıyla yılbaşı programlarında çıkartırlardı televizyon ekranlarına.

İşte bu koşullarda verdi mücadelesini Bozkırın tezenesi. Yılmadı ve sonuna kadar direndi. Nihayet TRT’yi yönetenler de bu yanlış tutumlarından döndüler ve BOZKIR’IN TEZENESİ diye bir belgesel hazırladılar Neşet Ertaş için ve gönlünü almaya çalıştılar. Ama tüm söyleşilerinde her zamanki halk ağzıyla ve içtenliğiyle hiç de şikayet etmedi ve o garip kişiliğinden de ayrılmadı. O kadar çok eserler kazandırdı ki Türk Halk müziğine inanıyorum ki sonsuza kadar çalınacaktır ve söylenecektir. Mahlası da Garip’ti bu garip halk ozanının. Ama tüm yüreklerde taht kurdu. Sevgisini ve tutkusunu sazında ve türkülerinde bizlere miras bıraktı. Hiçbir türküsünü veya uzun havasını bir öncekinin aynısı olarak çalmaz ve söylemezdi. Sazını eline alıp da tezeneyi tellere vurduktan sonra sanki bu dünyadan ayrılır ve sonsuza giderdi. Türk ulusunun genlerine işlemiş, gerçek müziği olan Türk Halk müziğine kazandırdığı eserleri saymaya kalksam birkaç ciltlik bir de kitap yazmam gerekir. Bu nedenle o koca ustayı da çok sevdiğim bir türküyle anmak istedim.
Hep sen mi ağladın, hep sen mi yandın
Ben de gülemedim yalan dünyada
Sen beni gönlünce mutlu mu sandın
Yaşları gözümde dolan dünyada
AH YALAN DÜNYADA , YALAN DÜNYADA, YALANDAN YÜZÜME GÜLEN DÜNYADA.

Sonsuzluğa göçmüş tüm sanatçılarımızla birlikte rahmet ve şükranla yad ediyorum. Nurlar içinde uyusunlar.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
7 Mayıs 2021 09:48
8 Aralık 2021 10:54
12 Nisan 2021 17:53
12 Haziran 2021 08:48
28 Mayıs 2021 11:41
19 Haziran 2021 07:42
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.