Dolar 32,3374
Euro 34,8108
Altın 2.390,60
BİST 10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 17°C
Az Bulutlu
Bursa
17°C
Az Bulutlu
Paz 20°C
Pts 23°C
Sal 24°C
Çar 21°C

Geç Değil

14 Ağustos 2021 20:11
361
A+
A-

Bazen karamsar anlarımız olur ve hep karamsar olarak düşünürüz içgüdüsel olarak. “Hadi gel yürüyüşe gidelim” dediğinde bir arkadaşımız “geç oldu” deriz. Çünkü o gün adeta Murphy gibiyizdir, hep karamsar gözlüklerle bakmaktayız. Sürekli olarak böyle karamsar olarak yaşamak imkânsız olduğu için hayatın güzel yanlarını daha çok görmeye çalışmamız gerektiğine inanırım hep. Zira karamsarlıkla bir ömrü tüketmek insanın fıtratına da aykırıdır. Yaşam bazen olumlu yönleriyle çıkar karşımıza bazen de olumsuz yönleriyle. Daha da değişik bir deyişle bazen güler yaşam bize bazen de gülmez. Ama biz gülen yüzünü daha çok görmenin yollarını aramalıyız.

Bu bağlamda düşününce daha önceki yazılarımda da yazmaya çalıştığım gibi hayatı ıskalamadan yaşamalı ve sürekli gelecek endişesiyle yaşamak yerine geleceği de ihmal etmeden bugünü ziyan etmemeliyiz. Bugünü yaşayamayan insan zaten geleceğini de inşa edemez. Öncelikle yaşınızın ne olduğunun hiç de önemli olmadığını kabul edin herhangi bir şeyi yapmak için. Dans etmeyi seviyorsanız ve hiç bilmiyorsanız dans etmeyi öğrenin. “Ben şu yaşıma geldim, ayaklarımın ağrısından duramıyorum, dansı öğrenip de ne yapacağım” demeyin. Dans etmeyi öğrenince çıkıp da salsa yarışmasına katılacak değilsiniz ya, kendinizi mutlu edin yeter. O güzelim müziğin ritmine uyarak vücudunuzu hareket ettirdiğinizi ve bir kelebek gibi uçtuğunuzu hayal edin. Göreceksiniz ki küçücük bir mutluluk halkası belki de ömrünüzün geri kalanını daha da rahatlatacaktır ve belki de ayak ağrılarınız azalacaktır.

Hani Adanalı’ydık ya, racon keserek yaşadık ya, bu yüzden YOGA denen şey bize ters gelirdi ya. Ne kadar salakça düşünürmüşüm meğer. Bundan birkaç yıl önce ruhu da kendisi kadar güzel bir doktor hanımla tanıştım. Gözlerinden şimdikilerin deyişiyle pozitif bir enerji yayılıyordu evrene. Sürekli olumlu tavırları adeta baş döndürücü bir güven veriyordu karşısındakilere. Bir sohbetimizde “ben yoga dersleri de veriyorum isteyenlere ve herhangi bir ücret de talep etmiyorum” dedi sevgili doktorum Meral Özkan. Ve beni de davet etti Yoga kurslarına. Önceleri sırf ona saygım ve sevgimden dolayı “bir gün gelirim” dediysem de içime bir merak düştü ve bir gün tüm tabularımı kırıp gittim.  Gidiş o gidiş, Pandemi nedeniyle biraz ara vermek zorunda kaldık ama yakında tekrar başlayacağımızın müjdesini de aldım. Geçirdiğim sağlık problemlerinden dolayı sol omuzum çıkmış, her iki omuzumda ve boynumda yırtıklar oluşmuştu ve zorunlu ihtiyaçlarımı dahi zor gideriyordum Yogaya başlarken. Çok değil altı ay sonra sağlığım düzelmeye ve adeta gençleşmeye başladım. Beden sağılığımla birlikte ruhumda kopan fırtınalar da melteme dönüşmeye başladı. İşte o güzel doktor, sorduğum soru üzerine bana “Hiç de geç değil” demişti ve ne kadar haklı olduğunu kanıtlamış oldu.

Şimdi geç olmadığını düşündüğüm bir eyleme daha hazırlanıyorum. İkinci bir üniversite daha okumak ve bitirmek istiyorum. Hangisi olur bilemiyorum şimdiki eğitim sisteminde, belki de yasalar ve yönetmelikler buna izin vermiyordur. Ama araştıracağım ve en azından iki yıllık bir yüksek okula gidebilmek için Eylül ayından itibaren hazırlıklara başlayacağım. Henüz ne okuyacağımı belirlemedim ama sonunda bir okul belirleyeceğim. Çünkü boş durmak ve ölümü beklemek gibi bir niyetim yok. Mümkün olduğu sürece yazmaya devem edeceğim. Aklımın erdiği, fikrimin yettiği konularda düşüncelerimi yazıya döküp sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. İnanıyorum ki bunlar için de asla geç değil.

Yaşanmamışlıklarıma üzülmek yerine yaşanmışlıklarıma bakıp sevinmek istiyorum her yaşanmışlığım güzel bir tat vermese de. Ama en azından neden bunları yaşayamadım gibi bir hayıflanma içerisinde olmayacağım. Ömrümün geri kalanını yaşanmamışlıkların pişmanlığının gölgesinde tüketmek yerine yaşayabildiklerimin ve yaşayabileceklerimin mutluluğunda bitirmek istiyorum.  Zira ölüm denen en yalın gerçek her kes gibi bir gün benim de kapımı çaldığında “Var git ölüm var git, bir gün yine gel” diye ağıtlar yakmak istemiyorum. Ölüm kapımı çaldığında “hoş geldin, demek buraya kadarmış” diyebilmek ve yaşanmamışlıkların pişmanlığında gözyaşı dökerek ölmek istemiyorum.

Ve diyorum ki dostlarıma; “Yaşanmışlıklarınızdan değil yaşanmamışlıklarınızdan korkun” Yaşamaktan korkmayın ve hayatı ıskalamayın. Zira hiçbir şey için asla GEÇ DEĞİL.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
18 Ocak 2021 14:32
28 Temmuz 2021 14:21
18 Ekim 2021 00:00
12 Temmuz 2021 01:12
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.