Dönüşümlü Maçlar
Bir süredir, TFF 1’nci Lig maçları dönüşümlü olarak TRT ekranlarından veriliyor. Buna da şükür ama TRT’nin söz konusu maçları verecek farklı kanalları varken, parça parça maçlara bağlanması hem heyecan olarak hem konsantrasyon olarak beni çok mutlu etmiyor. Bu dönüşümlü yayınlar ile aklıma eskiden radyoda dinlediğimiz maçlar geldi. Pazar günlerimizin en keyifli, vazgeçilmez tutkularından biri TRT radyosunda maç dinlemekti. El radyosu olan arkadaşımın çevresinde Gemlik rıhtımda banklar üzerinde oturur heyecanla 4-5 arkadaş maçları dinlerdik. Futbolsever olup da Gemlik rıhtımda yürüyüş yapan büyüklerimiz yanımıza gelir, maç skorlarını öğrenir, bazısı cebinden çıkardığı toto kuponuna bakar ve yoluna devam ederdi.
O dönemin futbol spikerlerinin anlatma hızına göre maçı yaşar, her an gol olacakmış gibi hissederdik. Orhan Ayhan ve Tansu Polatkan gibi usta spikerler, sahanın zemininden, hava şartlarına, seyirci sayısından, takımların formalarına kadar o kadar net anlatırlardı ki, resmen maç şifresiz olarak hafızamızda canlanırdı. Her spikerin özel anlatımları, farklı yer tarifleri vardı; “orta yuvarlağın kendi yarı alanına bakan kısım ile taç çizginin kesiştiği nokta” gibi ilginç bölge tarifleri yapılır, spikerlerin anlattıklarını göremez ama hem inanır, hem hayal ederdik. Spikerin ses tonu yapılan atak paralelinde arttıkça, oturduğumuz yerden “hadi gol be” diyerek sevinme hazırlığı yapardık. Bazen normal anlatımla devam eden bir maç esnasında yayın birden kesilir kısa bir sessizlik olur; “şimdi mikrofonlarımız Trabzon’da” diye bir anons duyulunca, ya bir gol ya da penaltı beklentisi ile adrenalin tavan yapardı. Bağlantı ile birlikte spiker “sayın seyirciler sizinle birlikte olmadığımız dakikalarda” diye başlar, atılan golün hangi açıdan, nasıl bir teknik ile atıldığını, takım ismi vermeden anlatmaya devam ederdi. Heyecanı yükseltme amaçlı önce golün atılışının tarifi yapılır, sonra atan futbolcu, takım ve anlık skor söylenirdi., Bunun yanında o zamanlar İzmir’de genelde Altay maçlarını anlatan adını hatırlamadığım bir spiker ağabeyimiz vardı. Maç esnasında pozisyon ne olursa olsun, isterse takımlar kale çizgisinden 5-10 tane top çıkarsın, anormal karamboller yaşansın bu spiker ağabeyimizin sesi hep aynı ton ve donuklukta; “Ramazan şuuuuut ve aut….” şeklinde olurdu. O dönemlerde tek alternatif de olsa radyodan maç dinlemek tam bir futbolsever eylemdi. Güzel ve değişik keyfi olan bu eylemi şimdiki gençlere anlatmak bir zor ama, eminim ki TV ‘de dönüşümlü maç yayınları, orta yaş ve üzeri futbolsevere bu dönemleri hatırlatmıştır. TRT’nin bizlere 35-40 sene önceki teknoloji ile radyodan dönüşümlü yayın yaptığı dönemlerden, aynı kurumun günümüzde mevcut 5-6 adet kanalı ve gelişmiş teknolojisi ile, oynanan maçları bu kanallara dağıtabileceğini düşünüyorum. Oynanacak son maçlarda herkes istediği maçı konsantrasyonu bozulmadan izleyebilmelidir. Ekranın 4-5 parçaya parsellenerek, maçtan maça geçiş yapmanın bir TV başarısı olduğunu kimse bana anlatmasın.
Yayıncı kuruluş !!!!!😡😡😡 sebebi ile şahsım, uzun süredir tüm radyodan yayınlanan maçları anlattığın şekilde dinliyorum zaten. Ve hem maddi açıdan hem de ruhsal açıdan daha rahat zaman geçiriyorum. Ya eskiden olduğu gibi açık kanaldan yayınlansın. Ya da hiç yayınlanmasın. VAR kepazeliği spordan soğuttu insanları. ÇARE herşeyin yeniden yapılanması.
Zaten diğer maça bağlanırsa ya gol ya da penaltı 😂