Dolar 32,5788
Euro 34,8961
Altın 2.434,73
BİST 9.645,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 26°C
Az Bulutlu
Bursa
26°C
Az Bulutlu
Per 21°C
Cum 23°C
Cts 19°C
Paz 21°C

Doğum Günü

9 Ekim 2021 07:53
710
A+
A-

Rahmetli anacığım okuma yazmayı bizden öğrenmişti. Şener Şen’in birçok tipte canlandırdığı eski köy ağalarından birinin kızıymış. O zamanlarda okula ancak erkek çocuklarını gönderirmiş ağalar. O da ülkenin her tarafında Amerika, Fransa, İngiltere ve İtalya gibi emperyalist ülkelerin açtıkları kolejlere gönderilirmiş. Fakir fukaranın çocukları ise tabii ki Devlet okullarına.. Hele ağa kısmının kız çocuklarını okula göndermesi çok ama çok ayıp karşılanırmış. Çünkü marabanın çocukları ancak okula gönderilirmiş. Böyle bir ortamda büyüyen canım anacığım ne yazık ki okula gönderilmemiş ve eğitimsiz bırakılmış nice köy kızlarından birisidir.

Fakat okula dahi gönderilmeyen ve bana göre anaların en yücelerinden biri olan anacığım, okumanın erdemlerini lise bitirmiş bir genç kız gibi çok iyi algılamış olacak ki tüm çocuklarını okutmak için kendi hayatını feda etmekten kaçınmamıştır. Daha büyük bir ağanın oğlu olan babam tarafından kaçırıldığı için tüm ailesi tarafından dışlanmış olan ve kocasından da yüzü gülmemiş olan bu muhterem ve muhteşem kadın üç çocuğunu da okutmuş ve çocuklarından da okuma yazma öğrenerek kendi eğitimini kendisi sağlamıştır.

Çocukluğumdan beri bir tarafım hep dalgacı ve şakacı olduğundan çok da şakalar yaptığımı hatırlarım ve gülerim için için. Pek konuşmayı ve anlatmayı sevmeyen bir kadındı anam. Sadece ben biraz konuşturabilirdim. Bir de büyüyüp genç kız olduğunda kız kardeşime birçok şeyi anlatmış. Özellikle de bize anlatamadıklarını.

Doğum tarihimi sağlıklı olarak bilen bir Allah’ın kulu yoktu. Babam ben doğduktan birkaç ay sonra ancak köyümüzün bağlı olduğu Karataş ilçesine gidebilmiş ve hiç de alakası olmayan bir tarih ve gün doğum tarihim olarak yazılmış. Bir gün anama sordum; “Ben hangi gün doğdum”? Şöyle bir gözünü kapadı ve “yavrum, yarı kırklıydın Cumhuriyet Bayramı oldu.” Hep birlikte düşündük 29 Ekimden yara kırk olan 20 günü çıkardık ve 9 Ekimde karar kıldık. O günden beri doğum günüm hep 9 Ekim oldu. İlkinde babam mahkeme kararıyla okula gidebilmem için yaşımı büyüttü, ikincisinde de ben askere gidebilmek için babamı mahkemeye verdim ve tekrar yaşımı büyüttüm. Ancak, 9 Ekimi hiç değiştirmedik.

Özetle sevgili dostlar, ailecek verilmiş ortak karardan sonra bugün benim DOĞUM GÜNÜM. Kutlamalarınız için peşin teşekkürlerimi sunarım. Ancak, doğum gününe, doğum günlerine biraz değişik pencerelerden bakmak istiyorum bugün. Aslında doğum günü ölümün başlangıç günüdür. Zira doğan her canlı bir gün gelince öleceğine göre doğum günü belki de öleceğimiz günün başlama vuruşu gibi geliyor bana. Öyle değil mi ya? Bir şeyin bitmesi için başlaması gerekmiyor mu? Çünkü başlamayan hiçbir şey bitmez. Bitiyorsa başlangıcı da var demektir. O yüzden doğum günü kutlamalarını yaş aldıkça biraz daha burukluk ve korku içinde algılıyorum. Tabii ki bu benim farklı bir bakış açım. Herkes aynı algılamıyordur şüphesiz. Ama ısrar ediyorum ki doğum günü ölümün başlangıç günüdür.

Dünya da aynıdır bana göre ve yine bence bir bakışla. Bundan milyarlarca yıl önce Bing Bang deline patlamadan sonra oluştuğu ve milyarlarca yıl içinde bugünkü haline geldiği bilim adamları tarafından anlatılmaktadır. Hatta birçok semavi dinin kitaplarında da böyle anlatılmaktadır. Yani bir başlangıcı vardır. Bugün evrende görebildiğimiz birçok yıldızın olduğu gibi. Aslında bu yıldızların belki de birçoğu bugün yoktur. Zira bir yıldızın ışıklarının veya yansımalarının milyonlarca yıl sonra dünyamıza ulaştığı düşünülürse belki de o yıldız bugün yoktur. Belki de binlerce yıl önce patlamış ve yok olmuştur. Gökyüzünde gördüğümüz yıldız kaymaları da aslında bugün değil milyonlarca yıl önce meydana gelmiş kaymalardır ve yok olmalardır gökbilimcilerin anlattıklarına göre. Yani bugünkü görüntüleri halojen görüntüleridir.

Öfff, yine boyumu aşan konulara girdim ve çıkamıyorum. Ama bazen böyle fikir jimnastikleri yapmayı da sevmiyor değilim. Yine ana konuya dönmek gerekirse 9 Ekim benim doğum günüm ve aynı zamanda ölüm yolculuğumun başladığı gün.

DOĞUM GÜNÜMÜ KUTLUYOR VE YAKLAŞMAKTA OLAN ÖLÜM GÜNÜME HAYIRLISI OLSUN DİYORUM.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
3 Nisan 2021 14:53
27 Haziran 2021 09:27
30 Aralık 2020 08:56
9 Haziran 2021 09:37
4 Haziran 2021 07:46
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.