Dolar 32,5947
Euro 34,7865
Altın 2.497,31
BİST 9.461,25
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 17°C
Hafif Yağmurlu
Bursa
17°C
Hafif Yağmurlu
Cts 21°C
Paz 21°C
Pts 25°C
Sal 25°C

Çocuklarda üst solunum yolu enfeksiyonlarina dikkat

Çocuklarda üst solunum yolu enfeksiyonlarina dikkat
28 Ağustos 2021 12:06
6.464
A+
A-

Özel Hayat Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Uğur Çelik, yapılan araştırmalara göre çocuklarda yılda ortalama 8-10 kez görülen üst solunum yolu enfeksiyonları konusunda uyarılarda bulundu.

Üst solunum yolu enfeksiyonlarının çocukluk çağında en sık karşılaşılan hastalık grubu olduğunu belirten Uzm. Dr. Uğur Çelik, soğuk algınlığı (nezle), grip, tonsillit (bademcik iltihabı), farenjit (anjin), otit (orta kulak iltihabı), sinüzit (sinüslerin iltihabı), larenjit (ses tellerinin iltihabı) gibi tabloları içine değerlendirildiğini söyledi.

Uzm. Dr. Uğur Çelik, “Üst solunum solu enfeksiyonlarına yol açan etkenler virüsler, bakteriler ve diğer mikrobiyal enfeksiyon ajanlarıdır. Hem çocuklarda hem erişkinlerde üst solunum yolu enfeksiyonlarının yaklaşık yüzde 70-80’i virüs kaynaklıdır, geri kalan kısmı ise bakteri (en sık a grubu β hemolitik streptokok) kaynaklıdır.

Akut üst solunum yolu enfeksiyonları her mevsimde karşımıza çıkmakla birlikte; soğuk ve kapalı yerlerde daha uzun süre geçirilmesi, buraların yeterince havalandırılamaması, çocukların okula ya da kreşe gitmesiyle mikroplarla karşılaşmasının artması, soğuğun vücut direncini düşürmesi ve yetersiz ve dengesiz beslenme nedenleriyle sonbahar ve kış mevsiminde daha sık görülmektedir” dedi.

Üst solunum yolu enfeksiyonu olan hastalarda klinik tabloya göre ateş yüksekliği, burun akıntısı, hapşırık, burun tıkanıklığı, gözlerde kızarıklık ve sulanma, öksürük, kalakta ağrı veya akıntı, baş ağrısı, geniz akıntısı, ses kısıklığı, iştahsızlık gibi belirtiler görüldüğünü söyleyen Özel Hayat Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Uğur Çelik, “Virüslerin etken olduğu üst solunum yolu enfeksiyonları spesifik bir tedavi gerekmeksizin yaklaşık 5-7 günlük bir süre içinde kendini sınırlayarak iyileşir. Tedavisinde istirahat, bol sıvı alımı gibi destek tedaviler ve sadece hastanın burun akıntısı, hapşırık ve öksürük gibi şikâyetlerini azaltmaya yönelik ilaçlar çoğunlukla yeterli olur. Bakterilerin etken olduğu üst solunum yolu enfeksiyonlarında ise hastalığın tedavisi ve komplikasyonların önlenmesi için genellikle antibiyotik tedavisi gerekli olup, tedavi hastanın öykü ve fizik muayenesinden elde edilen bilgilerin ışığında düşünülen etkene uygun olarak seçilir. Tedavisi düzenlenen ancak ilaçlarını içemeyen yada içtiğinde kusan hastalarda kas içi enjeksiyon (iğne) tedavisi tercih edilebilirken, ateş yükseklikleri evde kontrol altında tutulamayan veya ağızdan beslenemeyen hastalarda hastaneye yatırılarak tedavisinin sürdürülmesi gerekli olabilmektedir” şeklinde konuştu.

“İshal durumunda gıda ve sıvı alımı kesilmemelidir”

Mide bağırsak enfeksiyonu olarak tanımlanan akut gastroenteritin de mide ve ince bağırsağın iltihabıyla karakterize, ishal, kusma, mide bulantısı, karın ağrısı karın krampları ve bazı durumlarda ateş yüksekliği gibi belirtileri olan mikrobik bir hastalık olduğunu açıklamasına ekleyen Uzm. Dr. Uğur Çelik, “Akut gastroenteritlerin çoğu kendiliğinden düzelir. Tedavi genellikle destekleyici tedavidir. Bazı gastroenteritlerin tedavisi için antibiyotik tedavisi veya antiparaziter tedavi gerekir. Ateş yüksekliği varsa ateş düşürücü ilaçlar kullanılabilir. İshal kesici ve kusmayı önleyici ilaçlar kullanılmamalıdır” dedi.

Etkenden bağımsız olarak ishal tedavisinin temel prensipleri olarak hastanın sıvı ve elektrolit dengesinin korunması ve beslenmesinin sürdürülmesi gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Uğur Çelik, “İshal ve kusma ile kaybedilen sıvı ve elektrolitler mümkünse ağız yoluyla yerine konmalıdır. Çocuklarda kesinlikle ishali dursun diye gıda ve sıvı alımı kesilmemelidir. Süt emen çocuklar kesinlikle süt almaya devam etmelidir. Mama ile beslenen bebeklere laktoz içeriği düşük mamalar verilebilir. Tuzlu kraker, pirinçli veya patatesli gıdalar ile sıvı alımına destek sağlanmalıdır. Hafif veya orta derecede susuzluk bulguları olan çocuklara belirli oranlarda şeker ve tuz içeren sıvı (oral rehidratasyon sıvısı) ağızdan verilmelidir. Şeker-tuz karışımı hazır paketlerde bulunur ve önerilen miktarda temiz su içinde karıştırıldıktan sonra belirli bir süre içerisinde hastaya içirilir. Ağır susuzluk bulguları varlığında veya ağızdan sıvı tedavisinin uygulanamadığı durumlarda hastanede damardan sıvı tedavisinin uygulanması gerekir” şeklinde konuştu.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.