Buz gibi Gazoz

Yazımın başlığını uzun süre düşündükten sonra yukarıdaki şekilde koydum. İlkokul ve Orta okul yıllarımda yaz aylarında evimizin geçimine katkıda bulunabilmek için kovaya buz koyup içine de Gazozları doldurur ve akşamları gazoz satardım. “BUZ GİBİ GAZOZ, OTUZ İKİ DİŞİNİZE TRAMPET ÇALDIRIYOR” diye de melodili bir şekilde bağırırdım. Yüz evin en fazla onunda buzdolabı vardı o zamanlarda. Bu nedenle soğuk gazoz satmak da bir geçim kaynağıydı. Eğer o akşam bir kasadan fazla satabilmişsem (bir kasa 24 taneydi) eve mutlu giderdim. Daha fazlasını taşımaya gücüm yetmezdi çünkü.

Televizyonda kanalları gezerken Olimpiyat görüntülerine takıldım ve okçuluk dalında kibar ve her halinden zarafet akan bir Türk çocuğunu yay çekerken gördüm. Pek ilgi alanımda olmayan bu sporu delikanlının tavrından dolayı izlemeye başladım. Neredeyse her attığını vuruyordu. İçimden maşalah dedim ve inşallah finallere kadar gider de bir madalya alır diye de dua ettim. Adı da çok ilginç gelmişti; Mete Gazoz. Haliyle çocukluğuma götürdü beni ve daha da çok sevdim bu genci. Sonrasında takip ettim ve benimle birlikte tüm Ülkemi sevince boğdu bu pırlanta delikanlı. Altın madalya aldığı için pırlanta demiyorum, görüntüsü zaten pırlanta olduğu için. Kendimi bildim bileli ya güreş ya da rahmetli Naim Süleymanoğlu ile birlikte ancak halterde altın madalya alabiliyorken hiç de bilmediğimiz ve alışkın olmadığımız bir branşta altın madalya almak olağanüstü bir durumdu benim için. Bir gazoz reklamında denildiği gibi sadece gazoz olmadı bu evladımız EFSANE oldu. O şeffaf gözlüklerinin ardındaki ışıltılar ve pırıltılar hiç sönmesin ve nice Türk gencine örnek olsun.

Aynı gün bir başka başarı ve mutluluğu daha izleme fırsatım oldu. Ki, genellikle son zamanlarda gururla ve gözyaşları içinde izlediğim Kadın Voleybol takımımız Arjantin’i 3-0 yenerek çeyrek finale kaldı. Aslında bu genç kadınlarımız için uzun süredir yazmayı planlıyordum ancak bu güne denk geldi. Yoksa Arjantin’i yenip çeyrek finale kaldıkları için yazmıyorum. Elenselerdi de yazacaktım. Zira içime dert oldu bir bağnaz ve ilkel zihniyetin aymaz bir parçasının söyledikleri insan aklı ve onuruyla bağdaşmayan cinstendi. Bu ve bu türün iktidarsız ve kifayetsiz ahmakları için kadının ne demek olduğu kendi ağızlarından kusarcasına bir itiraftı. Bu ilkellere göre kadın, on iki yaşında bile evlenilebilecek, çocuk doğuracak, okula gitmeyecek ve cariye olarak kullanılacak ikinci ve üçüncü sınıf yaratıklar olarak algılanmakta. Kendilerini bir matah zanneden bu ilkel insanımsılar için kendilerini doğuran anaları dahi kutsal değildir kanımca. Çünkü bir kadına böyle davranan insanlar için anne bile bir malzeme olmaktadır bana göre.

Neyse bu ilkelliği bu insanımsılarla baş başa bırakıp bir takım oyunu nasıl oynanır, nasıl bir bütün olunur herkese gösteren genç kadın voleybolcularımızı bir kez daha kutluyorum. Olimpiyat öncesi turnuvalardaki maçlarını da izleme fırsatı bulmuş ve onlardaki inanç ve tutkuya hayran olmuştum. Çin gibi bir dünya devini yenip, İtalya ve ABD’ye yenilmelerinin ardından hiç ama hiç umudumu kaybetmediğimi söylemek istiyorum. Çünkü gözlerinde yenilgiyi kabul etmeyen Türk Kadının, Kara Fatma’ların, Hayme Anaların ışığı vardı, azmi vardı. “Türk kadını bir spor müsabakasında yenilebilir ama pes etmez” diye haykırıyorlardı sanki. Nitekim öyle de oldu. Her biri birbirinden güzel ve zarif bu genç kadınlarımız bu ahmakça sözleri duymadılar mı, elbette duydular. Ama ideallerinden ve nezaketlerinden hiç ödün vermeden çıkıp oyunlarını oynadılar ve en sert smaçlarını bu yobazların yüzlerine çaktılar ve zemine yapıştırdılar. Kazıyarak ancak çıkartılırlar.

Tüm sporcularımıza üstün başarılar diliyorum. Yeter ki pes etmeyin gençler. Bu ülkede her şeye rağmen sağduyulu milyonlar var. Bazı kifayetsiz ve iktidarsız muhterislerin insanlık dışı, çağ dışı sözlerine aldırış etmeyin. Hani bir deyişimiz vardır ya “İT ÜRÜR KERVAN YÜRÜR” diye. Siz yürümeye devam edin. Bu ülke sizin gibi gerçek sporcularla her zaman onur ve gurur duyacaktır. Nice Gazozlar, nice genç kadınlarımız ve genç erkeklerimiz gelecektir peşinizden, zira siz iyi örnek oldunuz.

HEPİNİZİN ELLERİNDEN ÖPÜYORUM.