Biri Bana Anlatabilir Mi, Ben Kimim ?
“Ben şöyleyimdir, şunu sevmem, bunu yapamam…”
Bu cümleler bizi diğerlerinden ayırıyor gibi ama aslında kafamızın içindeki parmaklıklar.
Bu cümlelerle, kendimize dair bildiğimizi varsaydığımız şeylerle hapsoluyoruz .
Bu cümlelerin çoğu aslında bize ait değil.
Biz de başkalarından duyuyoruz, kaydediyoruz. Sonra da unutuyoruz geldiği kaynağı sahipleniyoruz ve hatta o cümleler oluyoruz.
Annemizin hakkımızda söyledikleri, bize fısıldadıkları cümleler, öğretmenimizin analizleri hepsi birer parmaklık gibi sarıyor etrafımızı.
Sıkışıyoruz.
Öyle bir sıkışma ki, içinden çıkmak mümkün de değil.
Çoğu insan tek başına kalmaktan hoşlanmaz, kendi ile baş başa kalmaya dayanamaz çünkü içerisi öyle gürültülü ki, öyle sert cümleleri var ki baş edemez .
Birçok kişiye gücü, aklı ve fikri yeter de kendi ile baş etmeye yetemez.
Yüksek bir müzik sesi, saçma bir dizi, bir şeyler atıştırmak, temizlik yapmak ki -en pratiği ve faydalısı da bu- sanırım 🙂
Kafamızın içinden ortalama 10 bin düşünce geçiyor. Bunlardan 2 bin 500’ü de olumsuz otomatik cümleler.
Farkına varmadan gün içinde bu 2 bin 500 olumsuz otomatik cümlelerden bazıları bizi esir alıyor.
Modumuzu düşürüyor.
Gidip tatlı bir şeyler yememizi sağlıyor,
20 kere el yıkatıyor,
Panik atak yaşatıyor,
Çirkin hissettiriyor
Korkutuyor
Bu cümleleri yakaladığımızı düşünsenize
O anda kafanızdan gelen geçen o olumsuz cümleleri yakalayıp geldikleri yerlere yolladığımızı
Alıp karşınıza konuştuğunuzu düşünsenize
Ben zaman zaman yakalayıp oturtup konuşuyorum. Buna ‘düşünce avı egzersizi’ derim.
“Sen kimin fikrisin, bana nasıl ulaştın, seni bana kim gönderdi?” diyorum.
Kimden ve neden geldiğini anladığımda da yolluyorum.
Sıkışıklıklar çözülmeye başlıyor. ‘Ben o değilim’ diyorum , ‘bana ait değil’.
O cümlelerdeki kendi sesimizi ve başkalarının seslerini ayrıştırıp, kendimizle barışmak ve kendimizle tek başımıza kalmaktan korkmayı bırakmak zorundayız.
Sadece kendimizle ilgili de olmamalı bu egzersiz .
Sevdiğimiz insana, ailemize veya çocuklarımıza da yapıyor muyuz ?
Bir kontrol edin.
Mesela şu soruyu sorun kendinize
“Çocuğum benim onun hakkında ne düşündüğümü düşünüyor?”
Soru yanlış yazılmadı, imla da hatası yok
Onun gözünden sizin cevabınızı istiyorum.
Anne ve babaların belki de yapabilecekleri en iyi şey budur. Çocuklarınıza olumsuz düşüncelerinizi aktarmamaya çalışmak.
Ne hissediyorum, nasıl aktarıyorum?
Hakkımızda konuşulanlar bizi nasıl etkiliyor?
Herkes kim olduğumuzu bizden önce biliyor ve biz de başkalarının kim olduğunu onlardan önce biliyoruz.
Bu doğru mu?
Bana en yakın, hep yanımda olan kişi kim ?
En yakınım ben değil miyim?
Nasıl oluyor da ben bana yabancıyım da başkasına bu kadar açığım.
Hakkımızda konuşulanlara göre bize öğretilenlere göre değil de kendimizle tanışıp ona göre yaşasak ne güzel olur.
Müzeyyen ÇUHADAR
Psikolojik Danışman
Kasımova Psikoloji Merkezi