Dolar 32,5707
Euro 34,7707
Altın 2.491,02
BİST 9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 20°C
Az Bulutlu
Bursa
20°C
Az Bulutlu
Cum 17°C
Cts 22°C
Paz 21°C
Pts 23°C

Ben Ağlarken

18 Haziran 2021 07:38
455
A+
A-

Ben ağlarken yanaklarım ıslanmıyor artık. Göz pınarlarım mı kurudu yoksa ağlamayı mı unuttum. Ya da ağlarken gözyaşlarımı içime akıtmayı daha iyi beceriyorum galiba. Oldum olası sulu gözlü adamın tekiyim halbuki. Duygusal bir yapım olduğunu fark ettiğimde pek de yaşlı değildim. Bir aşk hikâyesini anlatan bir filmi izlerken de bir toplum yaralarını anlatan filmleri izlerken de hep ağlamaklı olurum ve hemen ağlayıveririm. Çocukken de böyleydim, hemen duygulanıverir, başlardım ağlamaya. Hüznümü ve neşemi pek saklayamazdım her çocuk gibi. Ama ne zaman ki sekiz yaşımda sokaklara çıktım ve ekmek parası kazanmak zorunda kaldım. O günden sonra ağlamamaya çok özen gösterdim. Ağlamak yaşadığım çevrede ve yaşadığım alemde zayıflıktı ve zayıfların da yeri yoktu.

Hani derler ya “Kan kustum, kızılcık şerbeti içtim”, tam da öyle oldu yaşam o günden sonra. Kavga ettim ağlamadım, dayak yedim ağlamadım, korktum yine ağlamadım. Ne zaman çok mutlu oldum (ki bunlar çok seyrek zamanlardı) o zaman ağladım gizli gizli.  Pek tanımadığım, tanıma fırsatımın olmadığı ve hep yokluğunu hissettiğim babam öldüğünde (koca adamdım) hiç üzülmem sanırdım. O da ne hüngür hüngür ağlıyordum. Babam öldüğü için mi, kızgınlığımdan mı nedir hiç anlayamadım.

En çok nefret ettiğim iki söylemle büyüdüm; biri, “erkekler ağlamaz”, biri de “kız gibi gülme ulan”. Aptalca ve salakca söylenmiş sözlerdi bana göre. Niye erkekler ağlamasın ki, onların duyguları yok mu? Taştan mı yaratıldılar? Gülmek de sadece kadınlara özgü bir duygu mu? Dedim ya yaşadığım çevre ve alemin saçma sapan algılarıydı bunlar. Ne zaman bir gülen insan görsem hep gıpta ile bakarım. Ya da biri ağlıyorsa “ne mutlu ona, insanlığını yitirmemiş” diye düşünürüm. Yemek yemek, nefes almak gibi en doğal yaşam duygularıdır gülmek ve ağlamak.

Ancak, geçen zaman içinde yaşlandıkça ya da şimdilerin deyimiyle yaş aldıkça yılların dürtülemesinden mi yoksa alışkanlıktan mı ağlayamadığımı iyice fark etmeye başladım. Ne mutlu olduğumda gözyaşlarımla dışa vurabiliyorum ne de hüzünlendiğimde dökebiliyorum yaşlarımı. Zaman sessizce ağlamayı öğretmiş sanırım. Bir damla yaş dökmeden sessizce ama hüngür hüngür ağladığımı hissediyorum. Yüzüm biraz ekşi oluyormuş, biraz daha sertleşiyormuşum. İçime akıttığım yaşlar beni sanırım iyice yıpratmaya başladı.

Bununla birlikte çok daha çabuk öfkelendiğimi de fark etmeye başladım. Ama delikanlılık dönemlerinden tek fark, sabır denilen olgu da yüksek oranda gelişmiş tıpkı gözyaşlarımı içime atmak gibi. Bugün bunları düşünürken yanlış yaptığımı kabul ediyorum. İnsanoğlu mutluyken de hüzünlüyken de ağlamalı ve gözyaşlarını yanaklarından akıtmaktan utanmamalı. Eğer mutlu olabiliyorsa gülmekten de kaçınmamalı. Zira yaşamın vazgeçilemez en yalın ve gerçek dürtüleri ve duygularıdır bunlar.

Bir daha gülecek ve ağlayacak zamanınız olmayabilir, benden söylemesi.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
3 Nisan 2021 14:53
12 Haziran 2021 08:48
22 Eylül 2021 16:42
13 Haziran 2021 11:32
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.