Hasret yurdunda kayboldum! Bul beni Ey Nebi
Yine hasret denizinin dalgaları gönlümü okşadı. Kokun burnumun direğini sızlattı. Çıktığın o dağların sessizliği sardı yüreğimi.
Hicret sevdası kaplıyor şehrimi.
Bir yerlerde muhacir olmak, izini sürmek.
Seni hatırlatan bir ensara rastlamak umuduyla çıkılan o uzun yol…
Belki de ayaklarımı okşayan her bir kum tanesi yaşatacaktı seni yüreğimde.
Şehir şehir gezip izini arayacaktım.
Belki bir köşe başından kokun burnuma gelecekti.
Belki bir kıraatte sesin yankılanacaktı, gıybet duyan kulaklarımda.
Belki bir halkada değecekti, harama koşmaktan yorulmuş dizlerim dizlerine.
Belki dünya kokan gözlerimden akan yağmur tanelerini silecektin, rahmet bulutlarıyla.
Belki bir yetimin saçlarına doladığım ellerim değecekti nurlu ellerine.
Vardı muhakkak bir şehir, seni yaşatan.
Sen gibi kokan,
Benliğini yoksayan,
Seni yaşayan,
Seninle yaşayan.
Elbet bulur insan sevdiğini,
Ya da kaybeder benliğini.
Fark eder hiçliğini.
O vakit hisseder sevildiğini.
İnsan neye hasret ise odur özü.
Arar, bulur hakikat sözü.
Muhabbetle öter gönül bülbülü.
Aşikar olur aşkın gücü.
Sendin benim hasretim, kutlu Nebi.
Medine’de aradı seni bu fani.
Yerin şehirler değil, yürekti.
Bunu gören sırra erişti.
Sendin edecek şefaat.
Gel eyle bir kıraat.
Al içimden bu hüznü at.
Meded, ey kutlu Zât.
Seni sevenin işi teslimiyet.
Bunu bilen eder niyet.
Zahirde bulur selamet.
Gel bu miskinlere yardım et.
Gönül ister vuslât,
Evvel, nefsi Rabbine sat.
Kalp nuruyla dolsun hat.
O vakit miskin, huzuru tat.
Mükemmel bir şiir ve yorum… Yüreğinize sağlık…👏👏👏