Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 17°C
Az Bulutlu
Bursa
17°C
Az Bulutlu
Pts 20°C
Sal 16°C
Çar 21°C
Per 22°C

30 Ağustos ve Büyük Zafer

30 Ağustos 2021 08:53 | Son Güncellenme: 1 Eylül 2021 17:25
379
A+
A-

“Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu

Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki

Şayak kalpaklı adam

Nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden

Güzel, rahat günlere inanıyordu.

Birdenbire beş adım sağında onu gördü.

Paşalar onun arkasındaydılar.

O saati sordu.

Paşalar “Üç” dediler.

Sarışın bir kurda benziyordu

Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı

Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdu.

Bıraksalar,

İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak

Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak

Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı.”

Büyük Zafer’i yazarken Nazım’ın dizelerini unutmak en azından yakışıksız olur diye düşündüm ve onunla başladım. O güne kadar, yani 26 Ağustos’tan 30 Ağustos’a kadar bilinebildiği kadarıyla 275 subay ve 2 bin 150 askerimiz olmak üzere toplam 2 bin 425 kahramanımız şehit olmuştu. Bu kahramanlardan nereli olduğunu dahi bilemediğimiz,  bir kardeşini Çanakkale’de, bir oğlunu Sakarya’da kaybetmiş olan onbaşı Selahattin son iki sigarasını peş peşe yakmış, şafağın sökmesini ve tüm hırsıyla Yunan’a saldırmayı bekliyordu. “Allah vere de düşmanı tamamen yok etmeden önce şehit olmayayım” diye dua ediyordu. Bir yandan da “Hani halifemiz, padişah efendimizin gücü her şeye yeterdi, hani neredeler”” diye acı acı düşünürken gözleri doldu ve geçen sene gelin ettiği kızı geldi aklına. Damadı da oğluyla birlikte şehit olmuştu Sakarya’da. Torununa da kendi adını vermişlerdi,

Sabahın ışıması ile birlikte başlayan topçu ateşi daldığı düşüncelerden uyandırdı. Komutanlarının hücum emrini beklemeye başladı. Çok savaşlara katılmıştı ve bu yüzden önce topçuların düşmanı hırpalaması gerektiğini biliyor ve heyecanla bekliyordu. Gün iyice ışımış ve komutan haykırmıştı, “İLERİ YİĞİTLERİM, VATAN İÇİN NAMUS İÇİN İLERİ”. Allah Allah nidaları tüm Afyon ovasını inletmeye başlamış, masmavi gökyüzü toz duman bulutu ile kaplanmış ve ortalık kan gölüne dönmüştü. Akşama doğru zalim ama bir o kadar da namert ve korkak olan düşman bozguna uğramış ve kaçmaya başlamıştı. Dedim ya namerttiler, kaçarken de önlerine çıkan erkeksiz ve savunmasız tüm köyleri yakıp yıkmakta ve herkesi kılıçtan geçirmekteydiler. Yoktu ne imanları ne de insanlıkları. Dört kurşun yedi göğsünden Selahattin onbaşı. Hiç görmediği torununu kucağına aldı son nefesini verirken öptü, kokladı. Nihayet yüzü gülüyordu yıllar sonra ve böyle gitti şehitlerin sonsuz dünyasına.

Görülmemiş bir savaş oldu. Yunan ordusu tam anlamıyla bozguna uğramış ve İzmir’e doğru geri çekilmeye başlamıştı. Bu zaferin ardından 1 Eylül’de mavi gözlü sarışın kurda benzeyen o gerçek büyük komutan “ORDULAR, İLK HEDEFİNİZ AKDENİZDİR, İLERİ” komutunu verdi. Ve bu emirle birlikte şahlanan şanlı Türk Ordusu yıldırım hızıyla yaklaşık 350-400 kilometrelik yolda tüm düşmanı temizleyerek 9 Eylül’de İzmir’e girdi ve güzelim İzmir Yunan postallarının pisliğinden kurtuldu. Ha, bu arada bazı dostlarım İzmir Ege denizinde değil mi diye düşünebilir. O günlerde İstanbul’a kadar olan denize Akdeniz, boğazlardan sonraki denize ise Karadeniz denmekteydi.

1071 yılında Malazgirt Zaferi’yle Alparslan tarafından Türk yurdu olan Anadolu, Mustafa Kemal Atatürk’le düşmanlardan temizlenmiş ve tekrar Türk yurdu olmaya devam etmiştir. Her türlü sıkıntıya, dahili ve harici bedhahlara rağmen sonsuza kadar da Türk Yurdu olarak kalmaya devam edecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın ve kimse de korkmasın. Türk Ulusu küllerinden yeniden doğmasını her zaman bilmiştir ve bilecektir de.

Sevgili dostlar, bu muhteşem zaferin tarihsel detayları ile sizleri sıkmak istemiyorum ki bu konudaki bilgilerim de kesinlikle yeterli değildir. Bu konuyu gerçek tarihçilere bırakmak daha uygun olacaktır ve gerçek tarihçiler çok geniş olarak anlatmaktadırlar. Ve her Türk çocuğunun bunları iyice okumasını ve gerçek tarihimizi bilmesini öneririm. Zira geçmişini bilmeyen geleceğini sağlıklı inşa edemez. Bunların akabinde de sadece savaş kazanmakla bir ülke kurulamayacağını da çok iyi bilen Atatürk, geleceği sağlıklı inşa edebilmek için sayısız devrimler yapmış ve bu günkü laik, demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.

Atatürk’ün yaptığı devrimleri günü ve yeri geldiğinde dilim döndüğünce anlatmaya ve elim değdikçe yazmaya çalışacağım. Bugün için unutmamamız gereken en önemli husus, ağustosun bu son gününde atalarımızın kanlarıyla sulanan bu toprakların ne kadar kutsal olduğunu unutmamaktır.

Bugün lütfen elinize bayraklarınızı alın ve mümkünse cebinizde şeker de bulundurun ve çocuklara şeker ikram edin ki çocuklar da bu günün bayram olduğunu hissedebilsin ve bayram tadında yaşasın.

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN.

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
27 Haziran 2021 09:27
5 Ocak 2021 09:58
15 Mart 2021 14:03
7 Aralık 2020 15:28
14 Haziran 2021 12:49
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.