Dolar 41,8298
Euro 48,4663
Altın 5.550,01
BİST 10.356,48
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 17°C
Az Bulutlu
Bursa
17°C
Az Bulutlu
Pts 19°C
Sal 20°C
Çar 19°C
Per 18°C

Yıldırım’ı sevgiyle yönetiyor

Yıldırım’ı sevgiyle yönetiyor
8 Ağustos 2025 08:10
64
A+
A-

RÖPORTAJ : İKBAL TURAN
Siyaset denince çoğumuzun aklına ilk gelen; resmi toplantılar, sert tartışmalar ve mesafeli yöneticilerdir. Ancak Yıldırım’da işler farklı yürüyor. Oktay Yılmaz, belediyeciliği sadece altyapı işleriyle sınırlamıyor; onun için siyaset, insanların kalbine dokunmak, yüzlerde tebessüm yaratmak ve en zor anlarda bile umut olmak demek.

26 yıllık mühendislik kariyerini bırakarak siyasete adım atan Yılmaz, yönetim anlayışını “sevgiyle yönetmek” üzerine kurdu. Onun için bir yol yapmak kadar, bir çocuğun hayaline ortak olmak, mahallede bir dost eli uzatmak da belediyecilik görevlerinin en önemli parçaları. Bu söyleşide, sert siyaset dilini merhametiyle yumuşatan, halkın içinde yürüyen bir liderin dünyasına doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

1-Oktay Yılmaz nasıl biri? Nerede doğdunuz, nasıl bir eğitim süreciniz oldu? Mikrofonlardan uzak, sade bir Oktay Yılmaz var mı? Bize o yönünüzü nasıl anlatırsınız?

Erzurum’da doğdum. 1982’den beri de Bursa’da yaşıyorum. Bursa İmam hatip Lisesi mezunuyum. Yavuz Selim’de ilkokuldan mezun oldum. Bursa imam hatip Lisesi’nden sonra da Kırıkkale Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünü 99’da bitirdim. Dolayısıyla 26 yıllık da bir mühendislik hayatımız var. Siyasetin dışında iş hayatımızda da ısıtma-soğutma sektöründe faaliyet gösteren bir firmam var. Yine orada da şu anda devam ediyoruz çalışmaya. Ortağım var. Esen Hanım ile evliyim. Üç çocuk babasıyım. Emirhan, Yasin Emre ve Hümeyra.

2-Peki siyasete nasıl adım attınız? Belediye başkanlığı gibi yoğun yıpratıcı ama bir o kadar da anlamlı bir göreve talip olmanızın arkasında nasıl bir motivasyon var?

Tabii ben siyasetten önce sivil toplum kuruluşlarında, hareketlerinde aktif rol aldım, üniversite hayatında, lise hayatında ve sonrasında. Siyasete hasbelkader başladım, öyle ifade edeyim, 2005 yılında. Bir arkadaşımızın Osmangazi ilçe yönetimi üyeliği için tavsiyede bulunmasıyla birlikte siyasi hayatım başladı, AK Parti’de başladı. Uzun yıldır Osmangazi’de isiyaset yaptım. Orada yöneticilik, başkan yardımcılığı, başkan vekilliği yaptım. Akabinde meclis üyeliği, hem Osmangazi hem Büyükşehir’de. İmar komisyonunda çalıştım, ulaşım komisyonunda çalıştım. Meclis üyeliği yaparken ilçe başkanlığı süreçleri vardı. Osmangazi’de, Yıldırım’da. Ben Osmangazi’de meclis üyesiyken istifa ettim. Büyüklerimiz dediler ki seni Yıldırım’da görmek istiyoruz.

3-Size sürpriz oldu mu?

Sürpriz oldu tabi, ben Osmangazi’den istifa ettim. Osmangazi’de meclis üyesiyim, doğal olarak Osmangazi ilçe başkanlığı için bir adaylık sürecine girmiştik. Ama Yıldırım’da ilçe başkanı olarak buldum kendimi. Aslında ben Yıldırım’dayım. Çünkü Yıldırım’da, Yavuz Selim’de büyüdük. Yavuz Selim’de ulusta, duaçınarı’nda oturduk hep. Buralarda büyüdük. Ama o zaman iş yerim Osmangazi. Dolayısıyla Osmangazi ile bağımız öyleydi. Ama uzun yıllarda orada siyaset yaptık, 15 yıl kadar Osmangazi ‘de siyaset yapmış olduk. Yıldırım’daki hem kültürel bağımız, ticari bağımız, akrabalık bağlarımızın burada olması Meslek icabı da yaptığım, iş icabı da sokakları, caddeleri, mahalleyi, Bursa’yı o anlamda bilen biriydim. Ve Yıldırım’da bir yıl kadar ilçe başkanlığı yaptıktan sonra da 2019 seçimleri için ilçe başkanlığından istifa ettim, aday oldum. Ve devam ediyoruz şu anda belediye başkanı olarak hizmet etmeye.

4-Anadolu’da doğup büyüyüp sonra bu ülkeye başkanlık etmek sizin için nasıl bir hikaye? Köklerinizde olan bağlılık kararlarınızda nasıl yansıyor?

Tabii ben Anadolu insanıyım. Dolayısıyla bu kültürü ister istemez zaten sizin karakteriniz oluyor o anlamda. Hem kadim değerleri olan bağlılığımız, kültürümüzün de elbette etkin bir rolü var. Siyaset zor bir sanat. Hakikaten bir idealiniz yoksa, bir derdiniz yoksa yapılacak iş değil bu iş. Önce kesinlikle böyle bu. Bir derdiniz olmalı, bir hedefiniz olmalı, bir amacınız olmalı. Ama bu amaç para kazanmak olamaz, bu amaç mevki makam sahibi olmak olamaz. Onlar için değecek bir iş değil. Çok yoğun mesai harcıyorsunuz. Kamuya vakıf oluyorsunuz aslında. Kendini vakıf edecek bir amaç olmalı. Bunu da işte o misyonumuzdan alıyoruz. Milli ve manevi değerlerimizden alarak siyaset yapıyoruz. Bizi bu noktada tutan şey o aslında. Bugün dünyanın da ihtiyacı olan merhamet medeniyetinin inşası için gayret ediyoruz. Tüm bu görevler o. İnsanımızın refahı, insanlığın refahı için çalışıyoruz. Allah’ın da aslında insandan istediği bu. Yani inancımız da bize bunu öğretiyor. Diyor ki Kur’an’da “insan yeryüzünün kalfasıdır. İnsan yeryüzünü iyilikle inşa etmekle görevlidir. “ Beni motive eden şey aslında bu emir. Yeryüzünü iyilikle inşa etmek durumundayız. Elbette buna bireyin kendisinden başlamamız gerekir. Gönülden başlamamız gerekir. O yüzden onu kendinize şiayet edinmişsiniz. Sevgi dolu bir insansınız. Buradan bakışla siyaset yapmayı önemsiyorum. Dünyanın Türkiye’ye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Türk halkının farklı olduğunu düşünüyorum. İslam dünyasında da ayrı bir yeri olduğunu düşünüyorum. Dünyada da ayrı bir yeri olduğunu düşünüyorum. Yüzyıllar boyunca biz de Rumeli’de hükmetmişiz. Ancak kimsenin diliyle, diniyle, kültürüyle oynamamışız. Ama Batı’nın son yüzyılda, İslam coğrafyasına bakın, Kuzey Afrika’ya bakın, Afrika’nın derinliklerine bakın, insanların bir kere soykırma tabi tutmuş, dilleriyle oynamış, kültürleriyle oynamış, her şeylerini, her bir değerini iğfal etmiş bir vahşi bir yapıdan bahsediyoruz. Kendi insanını mutlu tutmaya çalışsa da, ama diğer insanları, kendi dışındaki insanları ikinci sınıf görmüş, hatta insan görmeyen bir tasavvura sahip görmüş. Beni mücadelede diri tutan şey aslında bu mücadelede bir taraf olmaktır, bu tarafta olmaktır.

5-Göreve geldiğiniz günden bu yana geçen süreci, sadece bir kelime ile özetlemenizi istesek, hangi kelimeyi seçersiniz? Neden?

Vakıf olmak. Vakıf olmak. Vakıf olmak.

6-Peki, zaman zaman aynaya baktığınızda, iyi ki bu yolda yürümüşüm dediğiniz özel bir an var mı? Ya da unutamadığınız bir sahada karşılaştığınız vatandaş sözü, yani yolda yürürken. Her gün, çünkü kim bilir kaç bin kişiyle tokalaşıyorsunuz, temastasınız.

Burada insanların dua ediyor olması, Allah razı olsun senden, benim şöyle bir derdimi çözdün. Benim hiç unutmuşum, haberim bile yok. Ama bir şey almış, telefonda bir mesaj atmıştır. Burada şöyle bir problem var. Yani bizim için çok basit bir hareket. Ama başkaları için hayati bir problem belki. Bu problemleri çözüyoruz. Onun için hiç aklımızda olmayan dua alıyoruz. İnsanların duasını almak bizi daha çok motive ediyor. Bir derdine derman olmak hakikaten çok büyük bir iş. Ben mesela şunu yaşıyorum. Bana kızgınlıkla gelenler oluyor. Belediyeye. Bir işlem yapmışızdır aleyhine. Kızgınlıkla geliyor ama gülerek gidiyor. Eğer ben yanlışsam, biz yanlış yaptıysak olabilir. Bir hata yapabiliriz. Biz hata yaptıysak, o hatamızı düzeltiyoruz. İmkan ediyoruz. Açık yürekte söylüyoruz zaten. Eğer bir problem varsa biz kendi hatamızı düzeltiriz. Ama siz hatalıysanız da doğrumuzdan vazgeçmeyiz diyoruz. Öyle olunca da konuyu açıklıyoruz. O da kendi eksiğini, hatasını anlıyor. Bizim düzeltmemiz gereken bir taraf varsa biz de onu düzeltiyoruz. Böylelikle iyi sonuçlar elde ediyoruz. Yani kentsel dönüşümdeki başarımızın arkasındaki sır da bu. Biz yüzleşmekten, beraber karar vermekten asla imtina etmiyoruz. Çünkü hedef iyilik. Hedef mükemmelliğe ulaşmak. Her yapıcı eleştiri aynı zamanda bir iyileştirme faaliyetidir. Biraz buradan bakıyorum.

7-Bugün kendinize bir karne hazırlasanız. Hizmet, vizyon, katılımcılık ve iletişim gibi başlıklarda. Kendinize kaç puan verirsiniz?

Yani bizim kendimizi değerlendirmemiz ne kadar doğru olur bilmiyorum ama şunu ifade edeyim. Ben eksiklerimi görmekten, duymaktan imtina eden biri değilim. Çünkü o eksiklerimi görmek aynı zamanda bir iyileştirmeye götürüyor. Dolayısıyla hiçbir zaman insan mükemmel olmayacaktır. Ama hep mükemmeli arayacaktır. Biz hep iyiliği arıyoruz. İyiliğin peşinde koşuyoruz. Hikmet o zaten. Hakikati aramak. Biz de iyiliği arıyoruz. Onun peşinde koşuyoruz siyasetçi olarak. Elbette eksiğimiz, gediğimiz olur. Karnemizin iyi olduğunu düşünüyorum. Ben de iyi bir not veririm. Kendi karneme.

8-Bu tempolu hayatın içinde, evde nasıl bir Oktay Yılmaz var? Sabah gününüz kaçta başlıyor? Akşam evinize döndüğünüzde ilk ne yaparsınız?

Aslında bizim, benim belki de en acı yanım aileme vakit ayıramamak. Çocuklarıma, eşime vakit ayıramamak, anneme, babama çok vakit ayıramamak, Biraz da belediye başkanlarının rolü biraz daha fazla burada. Benim hafta sonu, hafta içimden daha yoğun geçiyor. Düğünler, dernek programları, cemiyetler. Yani orada pişmanım, neden pişman oldun dersen çocuklarıma vakit ayıramamaktan dolayı pişmanım. Aileme vakit ayıramamaktan dolayı pişman olduğumu ifade edebilirim. Bu kötü. Ben 11-12’den sonra çocuklarımla gezmeye çıkabiliyorum bazen parkta vesaire. O saatlerde görürler insanlar beni çocuklarla gezerken, bir yere giderken. Misafirliği ondan sonra gideriz. Maalesef programlayamıyoruz orasını. Yani hadi şu arkadaşın da programına gidelim, şu hemşerimizin de programına gidelim. Şöyle bir etkinlik var, şu sivil toplum kuruluşumuzun orada olalım. Derken vakit geçiyor. Sabah erken 8’de başlıyor mesai, bazen 9’da başlıyor. Bazen gece çok daha geç saatlerde başlayabiliyor. Çoğu zaman böyle başlıyor. Bazen sabah namazında başlıyor, dışarıda bir programda başlatıyoruz dışarıda günü. Bu şekilde gidiyor.

9-Eşinizin desteği bu yoğunlukta size nasıl bir güç katıyor? Aile hayatınız bu sorumluluğun içinde nasıl etkileniyor?

Eşim pes etti, artık kabullendi yani. Kızım var, kızım kabullenmiyor sadece. Gün içerisinde çok onunla telefonlaşıyoruz. Annesi yerine o soruyor soruları. Neredesin, kaçta geleceksin? O soruyor.

10-Sizi tanıyanlar, ben birçok insanlardan duydum. Atom karınca diyorlar size. Bu tempoyu nasıl taşıyorsunuz? Özel bir bakımınız var mı, vitamin kürü alıyor musunuz? Çünkü zor bir tempo.

Vitamin kürü almıyorum. Ama bir takım takviyeler alıyorum. Yoksa ayakta kalmak hakikaten zor.

11-Yıldırım’ı gerçekten adım adım dolaşıyorsunuz. Bu kadar sahada olmak size ne kazandırıyor?

Ben işe şöyle bakıyorum. Bir hakikati arıyoruz. Dolayısıyla illa benim çocukluk hayalim olmasına gerek yok. Benim bir hayalim olmasına gerek yok. Bu, bu kentte yaşayan insanların hayali, bu kentte yaşayan insanların ihtiyacı, bu ülkenin ihtiyacı, bu milletin ihtiyacına buradan bakmak lazım. Dolayısıyla bu hakikate doğru, kim doğru, hakikate yönelik doğru fikirler koyuyorsa veriyorsa onlar benim için değerli. Ben mecliste de bazen bir grupta karar almış olabiliyoruz AK Parti grubu olarak. Ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir arkadaşımız bir öneri getiriyor. Bizim fikrimizden daha iyi bir öneriyse onu kabul ediyoruz. Veya bunu bir daha tartışalım diyorlarsa bir daha tartışıyoruz. Onların önerilerini de kabul edebiliyoruz. Yani biz bu anlamda işe böyle bakıyoruz siyaseten.

12-Sahada olmayı seviyorsunuz, pazarda, sokakta, çay ocağında. Bu doğrudan temas sizi nasıl etkiliyor? Kararlarınızı nasıl şekillendiriyor?

Alttaki idareciler benim gözümü boyayacak bir bilgi veremiyorlar böyle olduğunda. Çünkü etkisini görüyor. İş denetim programı. Evet şu işi güzel yaptık ama vatandaşta karşılığı ne? Vatandaşta bir karşılığı yoksa yaptığınız işin bir anlamı da yok. Ne kadar büyük olursa olsun. Vatandaştaki karşılığı önemli. Onun nasıl gördüğü önemli. Şimdi parktan örnek vereyim. Voleybol sahası yapmışız. Çevredeki insanlar rahatsız. Çünkü orada yaş ortalaması yüksek. Bağırış çağırış. Bağırış çağırıştan rahatsız oluyor. Bir iyilik yapmamışsınız yani. Size göre bir iyilik yapmışsınız. Ama sonuç olarak bir iyilik çıkmıyor. Negatif etkiliyorsa o iyiliğin altı çok da iyi değil. Orada dinlenme parkı yapacaksınız. Ama çocukların olduğu yerde de oyun parkı yapacaksınız. Gençlerin olduğu yerde voleybol sahası yapacaksınız gibi. Bu fikirler. Böyle kararsız kaldığımız yerlerde mini anketler yapıyoruz. O bölgede oturanlara. Sizce burayı ne yapalım diye. Evet. Projeleri kesinlikle önce ben sahaya sunuyorum öncesinde. Böyle bir şey yapacağız diyorum. O öncesinde aslında paylaşmam. Farklı fikirler varsa onları da alayım istiyorum. Onun için sessiz düşünüyorum. Bir işi konuşuyoruz ama bir sene sonra iki sene başlıyacağız belki de . Sokakta gezerken soruyorum. Şimdi Değirmenli Kızık’taydım mesela. Buraya oradan geldim. Orada parkta bir şeyler yapacağız. Muhtarımız diyor ki buraya bir kafe yapalım. Oradaki insanlar ne istiyor onlara soruyorum. Buraya bir kafe yapsak sizce nasıl olur diye. Onların kanaatini alıyorum. Bazıları istemedi. Gerek yok dediler buraya. Burası böyle daha hoş. . Kimi de istiyor. Bu çok önemli bir şey. Yani oradaki huzuru da bozmamak lazım. Bozmayacaksınız. Mesela Piremir’de şu anda bir renovasyon projesi yapıyoruz. Pazar yerinde bir gençlik ve spor merkezi kazandıracağız. Ama pazar yerimiz biraz yukarıda. Yamaç’ta kalıyor. Oradaki herkese sordum. İki yıldır soruyorum kafamda. Kafama bir koydum. Buraya bir şey yapmamız lazım. Yeni bir fonksiyon yüklememiz lazım ama fonksiyon yükleyeceğiz. Bir sürü yatırım yapacağız. Bu ne kadar karşılık bulacak? Karşılık bulmazsa bir anlamı yok ki. Başka bir program vesilesiyle oraya gitmişimdir. Orada sormuşum. Burayı böyle yapsak ne dersiniz diye. Benim kafamda bir fikir var. Ama daha iyi bir fikir oradan çıkabilir. İyileştirici bir fikir çıkabilir. Bunu görüyoruz. Bir. Mahallenin ihtiyacını, bölgenin ihtiyacını, insanımızın ihtiyacını görüyoruz.Yaptığımız işlerin karşılığını görüyoruz.Kimse bize göz boyayamıyor. O anlamda net görüyoruz. Anında müdahale ediyoruz. Vatandaş seni her zaman görmeyebilir. Makama gelmek istemeyebilir. Gelsem de göremem diyebilir ama orada size ulaşıyor. Ve derdini anlatıyor. Siz sokağın gerçek derdini öğreniyorsunuz. Vatandaşın gerçek derdini sokakta konuşuyorsunuz. Biz şu anda bu odadayız. Bu duvarın dışında ne olduğunu bilmiyoruz. Eğer makamda oturursanız sadece bu odanın konforunu hissedersiniz. Başka bir şey hissetmezsiniz. Ama sıcak dışarıda, problem dışarıda, dert dışarıda. Siyasette diyalog çok önemli.

13-Diyalog Siyaseti, sizinle birlikte daha çok konuşulmaya başlanan bir kavram oldu. Bu anlayış sizce yerel yönetimin geleceğini nasıl etkiliyor?

Yani şehir yönetiminde bilhassa şehirlilerin söz sahibi olmasının referans noktası burası. Şehir yaşayan bir canlıdır. Bu canlıya siz istediğiniz gibi müdahale edemezsiniz. Onun reflekslerine bakmanız lazım, bilmeniz lazım. Bu diyalog aslında canlı olan şehrin reflekslerine hakim olmaktır. Onları okumaktır. Çünkü insan bir şehirdir aslında. Bunun başkenti kalptir, gönüldür. Onun için orayı önce güzel inşa etmek gerekir. Ondan sonra beden ülkesini, beden şehrini inşa edersiniz. Aynı şekilde şehir de insan gibi canlıdır. Her şehirin doğduğu, büyüdüğü, geliştiği çok popüler olduğu ama bir günde söneceği de bir dönem olması mümkündür. O da bir canlıdır, öyle müdahale etmek lazım. Dönüşüm yaparken de bu felsefeyle yapıyoruz. Yani burayı komple yıkalım yapalım gibi bir şey mümkün değil. Oradaki dokuyu bozamazsanız, mahalle kültürünü bozamazsanız bozulmaması gerekir. Yoksa burası bura olmaktan çıkar.
Aslında bizim, benim belki de en acı yanım aileme vakit ayıramamak. Çocuklarıma, eşime vakit ayıramamak, anneme, babama çok vakit ayıramamak, Biraz da belediye başkanlarının rolü biraz daha fazla burada. Benim hafta sonu, hafta içimden daha yoğun geçiyor. Düğünler, dernek programları, cemiyetler. Yani orada pişmanım, neden pişman oldun dersen çocuklarıma vakit ayıramamaktan dolayı pişmanım. Aileme vakit ayıramamaktan dolayı pişman olduğumu ifade edebilirim. Bu kötü. Ben 11-12’den sonra çocuklarımla gezmeye çıkabiliyorum bazen parkta vesaire. O saatlerde görürler insanlar beni çocuklarla gezerken, bir yere giderken. Misafirliği ondan sonra gideriz. Maalesef programlayamıyoruz orasını. Yani hadi şu arkadaşın da programına gidelim, şu hemşerimizin de programına gidelim. Şöyle bir etkinlik var, şu sivil toplum kuruluşumuzun orada olalım. Derken vakit geçiyor. Sabah erken 8’de başlıyor mesai, bazen 9’da başlıyor. Bazen gece çok daha geç saatlerde başlayabiliyor. Çoğu zaman böyle başlıyor. Bazen sabah namazında başlıyor, dışarıda bir programda başlatıyoruz dışarıda günü. Bu şekilde gidiyor kadar etki ediyor!

14-Vatandaştan gelen talepler bazen projelerden daha gerçekçi olur. Sizin planlamalarınıza halktan gelen öneriler ne kadar etki ediyor?

Yok o çok önemli. Vatandaşa bazen yön vermek gerekiyor. Valla bazen de vatandaş senden daha iyi okuyor fotoğrafı. Onu ben görüyorum ve kabul ediyorum. Bir mühendis olarak şunu yapıyordum, eve gidiyordum ben şimdi doğalgaz tesisatı yapıyoruz. Ben mühendis olarak kafamda projeyi çiziyorum. Nereden ne yapacağımı biliyorum aslında ama Evin Hanımına soruyorum. “Tesisatı nasıl yapalım ?”diye. O kadın kullanıyor. Boruyu buradan geçir gözükmesin diyor. Evi o biliyor. Onun gibi.

15-Gençlerin ve kadınların yerel karar alma süreçlerinde daha çok yer bulduğu bir dönemdesiniz. Bu dönüşümü sürdürülebilir kılmak adına ne gibi adımlar atıyorsunuz?

Tabii gençler ve kadınlar toplumun iki güçlü tarafı. Biri geleceğimizi ifade ediyor, biri de bugünümüzün inşasını ifade ediyor. Kadınlarımızın sosyal hayatta daha aktif olmaları, bir kere işi daha nazik, daha estetik hale getiriyor. Kadın eli iyileştiriyor anaç ruhuyla birlikte. Kadınlarımızın sosyal hayatta aktif olmaları aslında büyük bir sinerjiyi de ortaya çıkarıyor. Aslında bizim kadınımız geçmişte çok aktif. Fetihlerde bile Bacıyan-ı Rum dediğimiz bir kadın teşkilatı hem toplumun inşasında, toplumun dertlerinin çözülmesinde, hem de diğer yapılara destek olmakta çok önemli bir rol oynuyor. Bu sadece savaşla ilgili bir kültürden bahsetmiyoruz. Toplumun inşası ile ilgili bir kültürden bahsediyoruz. Bacıyan-ı Rum aslında köklü bir kadın teşkilatı. Ticareti de inşa eden, çünkü iyi bir iş gücü de var, ora da iyi bir emek de var aslında. Toplumun iş gücünün yarısını da ifade ediyor. Dolayısıyla hem sosyal yaşamda bu değerden istifade etmek, bu değeri açığa çıkarmak hem de iş gücü noktasında, ev ekonomisine katma değer sağlaması noktasında önemsiyoruz. Kadın kooperatifleri kurarak hem bu kültürün yaygınlaşmasına, kadınlarımızın sosyal yaşamda da aktif olmasına , bir yandan da ev ekonomisine katkı sağlamalarına olanak sağladık. 15 kadın kooperatifi, 30’a yakın kadın girişimcilik merkezi buralarda, kadın spor merkezlerimiz biraz önce gezdiniz. Hep böyle kadınlarımızı öne çıkaracak, onları daha güçlü kılacak işler, hizmetler üretmeye çalışıyoruz. Kütüphaneler gençlerimize dönük, kütüphaneler Bursa’nın en güzel mekanları. Üniversite şehrin batısında ama uyumayan kütüphane, şehrin doğusunda, Yıldırım’da yaptık. 75.000’den fazla üyemiz var kütüphanelerimizin. Ve bunların %40’ı Yıldırım dışından gelen öğrenciler. Uçan dışarıdan geliyorlar. Yıldırım şu anda ön planda gündemde. Kütüphanelerimiz, spor tesislerimiz , önemli spor tesislerimiz, mesire alanlarımız, Alev Alatlı gibi böyle kadim değerlerimiz de ön planda Yıldırım’da. Şimdi Yeşil, Emir Sultan arasına çalışıyoruz. Bursa deyince aklınıza ne gelir dışarıdan gelen biri, der ki yeşil türbe. Bursa ile özdeşleşir, başka bir yerde benzeşen bir öğesini görmeyeceği değer yeşil türbedir. Yıldırım’da manevi bir kent olarak Bursa deyince aklınıza Emir Sultan gelir. Bu değerlerin hepsi Yıldırım’da olan değerler. Buralar ile ilgili de özel çalışmalarımız mevcut.

16-Yıldırım halkı sizi sadece yönetici değil, aynı zamanda bir dost gibi görüyor. Bu duyguyu nasıl tarif ediyorsunuz?

Çünkü ben buralıyım. Bu insanlardan biriyim.Geçmişte kahvede garsonluk yapmış, simit satmış, ayakkabı boyamış, burada ticaret yapmış, oturmuş, top oynamış, sohbet etmiş, yürümüş biriyim. Yine döneceğimiz yer orası. Bu işler geçici görevler. Toplumun bir parçasıyız. Öyle görüyorum. Onun için ben de ayrıştırmıyorum. Çok kalabalık görmezsiniz gezerken de. Onun için kendilerinden biri görmeleri normal.

17-Sevgi ve saygı üzerine kurulu bir liderlik anlayışınız var. Bu yaklaşımı korumak için neler yapıyorsunuz? Sevgi yönetmek size göre ne demek?

Samimiyet işin temeli. Samimi olmazsanız bu süreçleri doğru yönetemezsiniz. Öncelikle hepimizin şehri iyileştirmek gibi bir misyonu, çevremize iyi enerji vermekle ilgili bir sorumluluğumuz var. Her bir bireyin böyle. Buradan bakmamız gerekir. Mutlak doğru Allah’tır. Onun dışında hepimiz hata yapabiliriz, eksik yapabiliriz, yanlış yapabiliriz. Hepimizin bir iyi tarafı, bir eksik tarafı var. Dolayısıyla benim iyi ve eksik taraflarım olduğu gibi sizin de iyi ve eksik taraflarınız var. Bunu anlayışla karşılamak lazım. Herkesin bulunduğu şartlar farklı, geldiği nokta farklı. Bir çocuğun yürümesi çok değerlidir. İlk adımıdır , müthiş bir şeydir. Ama 7 yaşındaki bir çocuğun koşmasını beklersiniz. Yürümesi geçmişte kalmıştır. Dolayısıyla başladığı nokta, geldiği nokta çok daha önemli. Buradan bakmak, kendi şartlar içerisinde herkesi değerlendirmek lazım. Ben çalışan arkadaşlarıma da hep onu söylerim. Bir vatandaş gelir, size göre basit bir problemdir ama onun dünyası o kadardır. Evin önündeki, kapının önündeki çukurdur, su birikintisidir, su patlaktır. Dünyası o kadardır. O dünyasını iyileştirmeniz lazım. Basit bir eylem ama onun dünyası o. Oradan bakmak lazım. Dolayısıyla herkesin bir derdi var durur içerisinde diyor ya şair. Onlara saygı duymak lazım.

18- Agresif siyaset size hiç yakışmıyor. O tarz size hiç uymuyor. Benim kendi kişisel görüşüm de o. Yorumları da çok duyuyorum. Çünkü siz daha böyle humanist, daha şefkatli, merhametli bir siyaset yürütüyorsunuz. Ki bu size çok yakışıyor. Yani A partisi, B partisi, bütün insanlar sizi bu anlamda seviyor. Bu eleştiri nasıl değerlendiriyorsunuz? Siyasette sertlik ve agresiflik arasındaki çizgiyi nasıl görüyorsunuz? Kendi duruşunuzu bu konuda nasıl sanırsınız?

Şartları doğru okumak lazım. Bir öncesi var. Biz aslında mesela buski zammı ile ilgili bir süreçten bahsediyoruz. Biz burada yaklaşımın doğru olmadığını ifade ettik güzel bir şekilde meclis toplantısında. Başkan da “bir daha getireceğim “ dedi. Ben de o zaman bir meclise katılmayız dedim . Bizi tehdit dedi, “o zaman yargıda cevap verirsiniz” diye tehdit etti. Tehdit edince ben de ona resti çektim. Dedim ki biz de mecliste katılmayacağız o zaman. Ama bu ne demektir? Çoğunluk bizde zaten. Biz mecliste katılmazsak, onlardan fazlayız. Mecliste katılmazsak ne olur? Oylama olmaz değil mi? Biz katılmayacağımız halde nasıl meclis yaparsınız? Meclis yapmaya kalkarsınız? Burada bir art niyet var. Çünkü işi farklı okuma var. O gün ben böyle söyledim. Aslında bir tepki. Meydan okumasına karşı rest çektim. Sayıştay ile tehdit etti. Bu ayıp bir şey. Nezaketsiz bir davranış. Sayıştaya götürsün. Haklı çıkacağı bir dava da değil. Biraz sonra söyleyeceğim ne kadar saçma bir iş yaptıklarını. Sonraki mecliste kendisi yok. Başkan vekili yönetiyor. Biz AK Parti grubu, Milliyetçi Hareket Partisi grubu, Büyük Birlik Partili arkadaşımız…Biz meclisin dışındayız. Yani kendi odalarımızdayız. Ne için oradayız? Meclise katılmak için oradayız. Yoksa niye gelelim? Normalde her meclisten önce bir görevli arkadaş gelir salonda odalarımıza. Grup odalarına. “Başkanın meclisi başlıyor” der. Herkes de meclise geçer. Bu aynı şey Cumhuriyet Halk Partisi için de geçerli. Bazen geç kalırız. Meclis 15 dakika geç başlar. Yarım saat geç başlar. Ama hiçbir zaman tam vaktinde başlamaz. Bu olağan şeyler. Şimdi Milliyetçi Hareket Partisi’nin grup odasında oturuyoruz. Yani meclis kapısının hemen karşısında oturuyoruz. Bir duyduk ki meclis başlamış. Yoklama alınıyor. Bu ne kadar saygısız bir durum. Ve aynı zamanda bizi düşürdükleri boşluğu tahmin edebiliyor musunuz?! Ve aynı zamanda bizi düşürdükleri durumu tahmin edebiliyor musunuz ? Ben bir grubun başkanıyım. Ve tartışmalı bir konu var. Normal bir meclis olsa, gelirseniz devam ederiz deriz değil mi? Ama tartışmalı bir konu var. Bütün şehri ilgilendiren bir konu var. Onlar şunu yapmak istediler. Biz meclise gitmeyelim. Meclis toplanamadı deyip karar alıp %25 ile küçük azınlıkla bu sefer toplayabiliyorsunuz. Kimler katıldıysa. Onunla istedikleri kararı geçirmek gibi bir niyetleri vardı. Yani iyi niyetli bir yaklaşım yoktu. Ama olamadı, yapamadılar. İyi niyetli bir yaklaşım yoktu. Eğer biz o meclise girmeseydik, o itirazı sesimizi yükseltmeseydik, bunların yaptığı ahlaksız durumu, yani etik olmayan bir durum burada, bu ortaya çıkmayacaktı. Burada bir niyet problemi var. Olayı net bir şekilde böyle okuduğum için o tavırları sergiledim. Yani burada çok ayıp bir iş yaptılar ya, çok ayıp bir iş yaptılar. Buna da böyle cevap vermek gerekirdi. Çünkü bu yanlış bir karar değil, art niyet var burada. Ne yaptılar biliyor musunuz? Öyle bir karar aldılar ki , bizim reddetmemize rağmen . Şunu dediler özetle 37 büyüktür 51.

19-Sizin için spor sadece bir fiziksel aktivite değil, aynı zamanda bir sosyal dönüşüm aracı mı?

Kesinlikle .Sporun fiziksel aktivite olması sonradan gelir . Sporlar beraber çocuklar arkadaşlık ediniyor , kendi akranlarıyla bir araya geliyorlar. Beraber iş yapıyorlar . Sporla beraber çocuklar disiplini öğreniyor . Hayatına çeki düzen veriyor . Zaten sağlıklı okuyorlar sporla birlikte. Sporla birlikte rekabet etmeyi öğreniyor . Zamanı yönetmesini öğreniyor . Madalya alıyor ,kupa alıyor özgüveni pekişiyor . Takım ruhunu sporla beraber öğreniyor. Herkes forvet olmuyor , herkes kaleci olmuyor , herkes golcü olmuyor . Herkes işin bir parçası , bir yerinden tutarak oluyor . Alın terinin kutsallığını görüyor . Diyor ki ben iyi antreman yapmazsam maçı alamam, madalyayı alamam . Kazanmak için alın teri dökmek şart . Sporda torpil yok . Aslında emeğin karşılığı var. Bunu öğretiyorsunuz çocuğa . Çocuğu aslında geleceğe hazırlıyorsunuz sporla birlikte. Enerjisini doğru yerde yönetmesini öğretiyor ve kötü alışkanlıklardan koruyor . Bunların hepsi sporla beraber çocuğu geleceğe hazırlayan şey aslında . Etkilerini belki 10 sene sonra daha iyi göreceğiz bu yatırımların .

20- Bugün mesela yıldırımda geçmişe oranla sokaktaki bir çocuğun ,”ben sporcu olacağım” deme ihtimali sizce ne kadar arttı? Önümüzdeki hedefiniz nedir ?

Ben çocuklarımızdan profesyonel sporcu olmalarını beklemiyorum. Bu kendi yetenekleri, kendi tercihleri olacaktır . Ama sporla beraber hayata hazırlanmalarını bu kadar değerli buluyorum . Yaz spor okullarımızda 50 binden fazla çocuğumuza hizmet verdik . Yazını güzel şekilde değerlendirdi , bir yön çizdi. Madalya aldım. Belge aldı güzel şeyler . Benim hedefim bu aslında . Belediye olarak da kimsenin profesyonel işine karışmıyoruz . Biz milli eğitim değiliz okul açalım, ama kütüphanelerimizle , etkinlik ve yarışmalarımızla milli eğitime destek veriyoruz. Profesyonel takım yok bizde . Futbol takımını , gelir gelmez yaptığım işlerden biriydi . Bu işi seven yapan özelde birine devretmek oldu. Ama bütün amatör spor kulüplerine de destek veriyorum . Halı sahada yapıyorum , destek de veriyorum . Sporla ilgili destekler veriyoruz z geleceği inşa etmek adına çocuklara yön vermek adına yapıyoruz.

21- Yıldırım’da sporun tavana yayılmasında önemli bir rol oynayan şu an bulunduğumuz tesis . Sizin döneminizin dikkat çeken projelerinden . Bu tesisin hem gençlere hem de ilçeye nasıl bir katkı sunduğunu bizimle paylaşır mısınız, devamı gelecek mi ve benzer projeler olacak mı?

Burası ismiyle özel bir yer. Doktor Sadık Ahmet bir tıp doktoru ama aynı zamanda milletinin dersiyle ilgilenen biri . Bu değerlerimizi hatırlayalım . Merhamet medeniyetimizin bunlar şubeleri aslında . Orayla olan bağımızı unutmasın çocuklarımız istiyoruz . Mekan olarak da 10 mahallenin tam ortasında kritik bir nokta. Dışarıdan baktığınızda iki katlı bir yer ama diğer taraftan beş altı katlı bir kompleks. Kütüphanemiz, çocukların, gençlerin de rahatlıkla gelebileceği bir mekan . Yıldırım Cafemiz var . yediden 77 ye hitap eden bir mekan oldu burası . Kadınına , çocuğuna , gencine , yaşlısına hizmet eden bir mekan oldu. Bir buluşma noktası .

22-Bursaspor, bu şehrin ruhu direnci ve coşkusu. Sizin katkılarınız da yadsınamaz. Bugünkü tabloya nasıl bakıyorsunuz?

Bursaspor, markasının da ötesinde şehrin bir kimliği. Bu kimliğe hepimizin sahip çıkması gerekiyor. Zaman zaman çok parlak dönemler olabilir , zaman zaman geride kaldığı dönemler olabilir ama bu şehrin kimliği , ayırd edemeyeceğiniz bir parçası . Burdan bakmak ve şehrin bir markası olarak da parlatmaya gayret etmek lazım. Tabi yönetimin de kendini iyileştirmesi gereken tarafları var. Şu anda Enes başkan güzel yönetiyor. İstişare ediyor , genç, dinamik bir kadro var . İyi , temiz bir kadro var . Bunlar önemli işler . Güzel bir şekilde yönetiyorlar . Bir de bunlar genç , ticaretle uğraşan insanlar . Bursaspor’u gelecekte de yönetilebilir kılmak adına da önemli adımlar atıyorlar . Çok değerli işler . Beğeniyorum Enes kardeşimi . Güzel işler çıkarıyor . Biz de destek olmaya gayret ediyoruz . İnşallah Bursaspor hak ettiği noktaya gelecektir . Bu onların işi güzel de yönetiyorlar. Bize düşen destek olmak biz de destek oluyoruz .

23-Yıldırım’da bugüne kadar yapılanlar kadar, önümüzdeki dönem hayata geçmesi planlanan projeler de merak konusu. Şu anda masanızda olan, sizi heyecanlandıran yeni projelerden birkaçını bizimle paylaşır mısınız?

Kentsel dönüşümle ilgili ciddi bir hedefimiz var. Binlerce konut üreteceğiz inşallah. Bunu da özel sektörle beraber yeni bir yaklaşımla üreteceğiz. Bunu önemsiyorum. Dönüşüm doğru bir şekilde nasıl olur, biz Yıldırım’da gösterdik. Diğer kötü örnekler de var. Onların karşısında doğru bir dönüşüm nasıl olur? Bunu gösterdik. Bunu ilerletmiş olacağız. İyi bir model ortaya koymuş olacağız. Yeni dönemde yeni bir model üzerinde çalışıyoruz. Bu önemli bir iş. Hünkar Korusu çok önemli bir iş olacak inşallah. Hemen Alev Alatlı’nın üst kısmında özel bir çalışma gerçekleştiriyoruz. Piremir Gençlik ve Spor Merkezimiz çok özel bir mekan olacak. Yıldırım’a bir sanat merkezi kazandırıyoruz. Sertbaşındaki Ermeni Kilisesi’ne şu anda restorasyonla başladık.
Bu bölge daha iyi olacak, daha fonksiyonel bir hal alacak. Yeşil-EmirSultan hattı çok önemli. Bu kentte atılacak en önemli imzalardan bir tanesi. En önemli iyileştirmelerden bir tanesi imzanın ötesinde. Yine Yıldırım Külliyesi çevresini inşallah iyileştireceğiz. Orayı mahzun bir durumdan çıkaracağız. Otoparkı ile oluşturacağımız Klasik Sanatlar Merkezi ile beraber güzel bir dokunuş yapacağız oraya. Cumalıkızlık Bölgesi’nde bir takım iyileştirmeler düşünüyoruz. Bunların hepsi güzel işler olacak inşallah.

24- Peki sayın Yılmaz , ileride mecliste görür müyüz sizi?

Siyaset nereye götürür…Bu yola girdikten sonra artık ne olur bilemeyiz. O biraz da parti büyüklerinin, siyasetin geldiği noktaya ilişkin bir şey. Hayırlısı olsun hakkımızda

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.