Dolar 39,2535
Euro 44,8466
Altın 4.179,02
BİST 9.486,56
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 28°C
Parçalı Bulutlu
Bursa
28°C
Parçalı Bulutlu
Pts 30°C
Sal 31°C
Çar 31°C
Per 30°C

Var olmak ve şimdiki an farkındalığı

18 Mayıs 2025 09:16
10
A+
A-

Uzun zamandır elime kitap alıp okumak ağır gelir olmuştu: ‘Artık okuyacağımı okudum, şimdi sıra eylemde’ dediğim günleri hatırlar gibiyim.  Sonra bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine: ‘Varoluş Süreci’ adlı kitabı okumaya başladım. Kitabın sonunda, içimde keşfettiğim ‘Kibir’ duygusu bende yeni bir farkındalık süreci başlattı. 300 sayfalık bir kitap okuyordum ama sonunda sindirilmiş tek bir duygu ile kitaba uyanıyordum. Bu basit bir iş değildi elbette fakat bilinçli bir farkındalık ile kitabı an içinde kalarak okuduğumda farkedip yutkunduğum duyguların sayısı daha da artıyordu. Sindirmek ise biraz daha bekleyerek ve hazmederek oluyordu. 

Bu yazımda sizlere ‘Varoluş Süreci’ adlı kitaptan edindiğim, bütünleyemediğimiz duygu yüklerini nasıl bütünleyeceğimizden bahsedeceğim. Bazı uygulamalı örnekler de ekleyerek, önce kendime sonra da sizlere katkı sağlamaya çalışacağım. Şimdiki an farkındalığına nasıl gireceğimizi, korkarak derinlere itip yüzleşemediğimiz hislerimizi ne şekilde gün yüzüne çıkaracağımızı anlatmaya çalışacağım.

Hepimiz birer kaşifiz; önce kendi duygularımızın içine dalarak, ileriye, içeri ve yukarı doğru yol almaya çabalayan cesur yaratıcılarız. Kimse bizim içimizden bizim gibi geçemez, kimse senin için nefes alamaz. Senin yaşadıkların karşısında hissettiklerini, sen her ne kadar zihinsellikten geçirip dile dökmeye çalışsan da karşı taraf anlamaz.  Bu sebeple kendi kendinin doktoru, annesi, arkadaşı ve babası olmak zorunda kalacaksın. İçinde öyle bir rehber varlık yaratacaksın ki; senin çocukluğun sana sırtını yaslayabilecek ve en çok güvendiği kişi de sen olacaksın. Ona şefkatle sarılmayı öğreneceksin. Aynanın karşısına geçip onu ne kadar çok sevdiğini ona her gün anlatacaksın. Onunla kalmayı ve onunla bütünlenmeyi öğrenmek zorunda kalacaksın.

Varoluş bizim neye ihtiyacımız olduğunu bilen ve bizi sürekli gözlemleyen saf bir farkındalıktır. Zaman çizgisine paralel olarak akan bir enerji hattı olarak da düşünebiliriz. Zihin zamansaldır ve yanılsamalara çabuk kanar fakat şimdiki an farkındalığına ulaştığımızda, varoluşla da bütünlenebiliriz.  Şeytani bir zeka tarafından yaratılmış olan bu zamansal düzlemden bir anlığına bile olsa çıkmak mümkündür.

Varoluş senin bütün kaynaklarının saklı olduğu neşeli, memnun, yaratıcı bir titreşim alanıdır. Bizler zaman içinde ileri geri hareket ederken, o sadece orada durur ve senin ona yaklaşmanı bekler. Kendi yaratıcılığını beslemeni ve bu sayede ışığınla olanı aydınlatmanı ister. Şimdiki an içinde bulunduğunu anlamanın en belirgin özelliği:  ‘Şu anda içinde bulunduğun hal ne olursa olsun’ , memnun olmaktır. Memnuniyet, içinde bulunduğun anın sorumluluğunu alabilecek cesareti ve olgunluğu taşıdığını gösterir.

İç huzurumuzun eksikliği, hayatımızda süregiden bir kaos ya da dinginliği ve sessizliği yaşayacağımız ortamlardan kaçınmak olarak yansır. Bazılarımız bu sebeple kalabalık ve gürültülü bir şehir hayatını kendilerine tercih edebilmektedirler. Aslında kendimizi bu kafa karışıklığından özgürleştirmek, şu anda gerçekleştirebileceğimiz en yüce hizmet eylemidir.

Yaşamımızdaki olaylara bilinçsizlikle tepki verdiğimiz müddetçe zaman yanılsaması içinde yaşamaya devam ederiz, oysaki gerçek yaşamın titreşimi zaman içine giremez, onunla paralel bir düzlemde seyreder. Belki ‘şimdiki an’ dediğimde zihninizde bir kavram canlanıyor olabilir ama ‘şimdiki an’ sadece bir olma halidir. Hiçbir koşula, şarta bağlı olmadan.. Aynı huzurlu olmak gibi. Huzur dediğimde aklınızda yine bir yer, bir kişi ya da bir kavram canlanıyorsa, bu da huzurlu olmak değildir. Aynı şimdiki an gibi, huzurlu olmak da bir oluş halidir.

Varoluş içine girereken samimi bir niyetinizin olması, şimdiki an farkındalığında hareketi başlatacaktır. Bu samimi niyeti birçoğumuz bolluk, para gibi algılayabiliyoruz, oysaki kendi içimizde bütünleyemediğimiz bolluk duygusu, (şefkat, neşe, minnet, sevgi) hayatımızda maddi imkansızlıkları da peşisıra getirmektedir. Niyetimizi belirlerken kendimizde gerçekte neyin eksik olduğunu bilmemiz çok önemlidir. Varoluş sizlerin ağzınızdan değil de kalbinizden çıkan niyetlere uygun cevaplar vermektedir.

Bastırılmış içsel rahatsızlıklarımız tepkisel hareketler ve tepkisel cevaplar doğururken, bütünlenmiş duygusal yüklerimiz bilinçli yanıtlar doğurmaktadır. Bilinçsizce verdiğimiz her yanıt zamansal düzleme hizmet ederken, bilinçli verdiğimiz yanıtlar var oluşa yani şimdiki an farkındalığı içinde, kendimize hizmet etmektedir. Bilinçli duygu, söze ve eyleme dönüşmeyi bilir. Bu sayede kurban ya da kazanan zihniyetinden çıkıp birlik bilincine doğru yol alırız. Var oluşta hepimiz birer hücreyiz ve birbirimize bağlı hareket etmekteyiz. Birimizin kurban olduğu yerde diğerinin kazanan olmasını bekleyemeyiz. Kurban ve kazanan bilinci madde ve zaman düzleminde hepimize gerçekmiş gibi görünürken, varoluş sadece ayna görevi görür, seni sana yansıtır. Kitapta bununla ilgili çok etkili bir uygulama vardı: Aynanın karşısına geç ve ellerinle sadece alma hareketi yap, ayna sana kendi kendinden aldığını gösterecektir. Ve tekrar aynanın karşısına geçip ellerinle verme hareketi yap, ayna da sana aynı şekilde vermeyi sürdürecektir. İçindeki çocuğa durumu anlatmak için kendi kendinle oynayabileceğin harika bir oyun;)

Varoluş sürecine girdiğimizde yapmaktan olmaya, bakmaktan görmeye, duymaktan dinlemeye, rahatsızlıktan dengeye, ayrımdan birliğe, tepkiden yanıta, sahteden gerçeğe, bölünmüşlükten bütünlüğe, mutluluğu aramaktan neşeye izin vermeye, suçlama ve intikamdan bağışlamaya, yanlış algıdan doğru algıya, bilinçsiz davranıştan bilinçli davranışa ve zamanda yaşamaktansa şimdiki an farkındalığına geçeriz ve bunu sadece sabah akşam uygulayacağımız 15’er dakikalık nefes egzersizleri ile başarırız.

Nefes egzersizleri esnasında hissettiğimiz her duyguyu alıp kabul ederiz; üzerinde zihinsel olarak düşünmeyiz ya da kendimizi o duygudan ötürü suçlamaya girişmeyiz. Sadece duygusunun hissettirdikleri ile uzun süre kalmayı deneyimleriz. Her duygu iyi ya da kötü bize aittir. Biz varoluşta bunları iyi ya da kötü diye de sınıflandırmayız. Sadece bedenimizde hissettirdiklerine ve duygusuna bakarız.

Nefes egzersizlerinden biri olan ‘bağlantılı nefes tekniği’ duygularımızı bütünlemede oldukça başarılıdır. Bu nefes egzersizi esnasında, nefes alış-veriş arasında durak olmaksızın kesintisiz nefes alıp vermeye devam ederiz. Bunu kendi hızımızda ve nefesimizi duyacak şekilde yaparız. Her sabah ve akşam yapacağımız 15’er dakikalık nefes egzersizleri, bilinçaltı duygularımızı iyileştirmede değil bütünlemede bize yardımcı olacaktır. İyileştirmeye çalıştığımız hiçbirşey yoktur, bu kelime bize güçsüzlük duygusu katabilir ve bu sebeple kitap duygusal bütünleme tekniği adı altında bize yol gösterici olmaktadır.

Hayatımız 7 yıllık döngüsel süreçlerden oluşur, duygusal gelişimimiz biz 7 yaşına gelene kadar tamamlanmış olur.  Sonraki her 7 yıllık süreçler bu yaşa kadar edindiğimiz duygusal yüklerin titreşimleri ile şekillenir. Ailemiz ya da sosyal çevremiz tarafından ekilmiş olan tohumlar ağaca dönüşür ve 7 yıllık döngüsel süreçler içinde meyvelerini vermeye başlarlar. Örneğin zor bir ailede büyüdüyseniz,  patronunuz aynı ailenizin titreşimlerine sahip zor biri olabilir. Varoluş ayna görevini yapmaya devam eder, taa ki siz o duyguyu farkedip bütünleyene kadar ya da bilinçli yanıtlar vermeye başlayana kadar. İlk 7 yıllık duygusal yüklerimiz ile bilinçsiz yanıtlar ve tepkisel cevaplar verdiğimiz müddetçe, kader ya da karma ağlarını bizim için örmeye devam edecektir.

Dahasını merak edenler ‘Varoluş Süreci’ adlı kitaba…

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
12 Aralık 2024 14:02
16 Şubat 2025 18:06
20 Eylül 2024 21:15
23 Kasım 2024 12:46
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.