Dolar 40,5557
Euro 47,7046
Altın 4.353,42
BİST 10.642,60
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 36°C
Açık
Bursa
36°C
Açık
Paz 36°C
Pts 37°C
Sal 35°C
Çar 33°C

Umudun izini sürmek

20 Temmuz 2025 11:39
664
A+
A-

Gelin bugün umudun izini İz Sürücü (Stalker) ile birlikte sürelim:

“Gerçekten ne istiyorsun?”

Belki bir film yalnızca bu soruyu sordurabildiği için bile büyük bir şey başarmıştır.

Andrei Tarkovsky’nin başyapıtı İz Sürücü, ne sadece bir bilimkurgu filmidir ne de klasik bir düşünsel alegori. O, izleyiciyi koltuğunda değil, ruhunun kıyısında yakalayan, zihni değil sezgileri harekete geçiren bir yolculuktur. Ve belki de en önemlisi, umudun peşine düşme cesareti olanları içine çeker.

BÖLGE: UMUDA AÇILAN KAPI MI, ARZUNUN LABİRENTİ Mİ?

Filmde üç kişi yola çıkar: bir bilim insanı, bir yazar ve bir iz sürücü.

Ama asıl yolculuk, dışarıda değil, her birinin iç dünyasında yaşanır.

Gidilen yer “Bölge” değildir sadece belki de içimizde sakladığımız umuda açılan, kilitli bir kapıdır.

Meteorun düştüğü değil; anlamın yerinden oynadığı yerdir.

“Her şeyin bir anlamı ve bir sebebi var.

Ama artık yetmiyor.”

Umut ve Körlük Arasında

Yolculuğun sonunda en derin yüzleşme şu soruyla gelir:

“Sen umudu yok etmek istiyorsun.

Umut, bu dünyada insanların elinde kalan son şeydir.”

Bu cümle, bir karaktere değil; çağımıza, bize söylenir.

Umut, artık inançsızlıkla, zayıflıkla, saflıkla eş tutuluyor.

Ama İz Sürücü şunu haykırıyor:

Umut, içsel bir ışığın hâlâ yanıyor olabileceğinin kanıtıdır.

Ve onu kaybettiğimizde, ne bilim, ne sanat, ne inanç kalır.

Bilim ve Sanat: Ruhsuz Akıl, Biçimsiz İlham

Filmdeki bilim insanı, anlam veremediği Oda’yı yok etmek ister.

Yazar ise içi boş bir ilhamın, yorgun bir kelime ustasıdır.

Her ikisi de kendi temsil ettikleri kavramlara yabancılaşmış hâlde yola çıkar.

Bilim ruhsuzsa yok eder.

Sanat içselleşmemişse gösteriden ibarettir.

İz Sürücü’nün varlığı, bu iki kutbun ortasında duran, umuda inanan bir figürdür.

Onların gözünde belki bir “papaz gibi” zayıf ama aslında en cesur olan odur.

Zayıflığın Onuru

“Zayıflık harika bir şeydir.

Güç hiçbir şeydir.”

Hayat, esneklikle başlar, katılıkla biter.

Bölge, yalnızca zayıflığını kabul edenlere açılır.

Çünkü gerçek umut, güce değil, teslimiyete, kırılganlığa ve içsel açıklığa dayanır.

DUA ETMEK: BİR TESLİMİYET, BİR UMUT İKLİMİ

Filmde dua etmeyi küçümser. Onu sızlanmak gibi görür.

Ama belki de bu tavır, çağın inanca olan mesafesini yansıtır.

“Bilinçdışı merhamet henüz hazır değil. Bu geçti.”

Bu cümle bize şunu hatırlatır:

Ruhsal olgunluk olmadan, en güzel dilek bile gerçekleşemez.

O da, arzu ettiğini değil, hazır olduğun şeyi verir.

ARTIK YETMİYOR: UMUT NEREYE KAÇTI?

Geçip gitti, hiçbir iz bırakmadan.

Güneş hâlâ ısıtıyor  ama artık yetmiyor.

Dünya şenlikle aydınlandı ama artık yetmiyor.

Ben gerçekten şanslıydım ama artık yetmiyor.

Bu sözler, sadece bir karakterin iç sesi değil; hepimizin içinden geçen bir tükenmişliktir.

Ama filmin en büyük ironisi şudur:

Umudun tükendiğini düşünmek, hâlâ umut ettiğimizi gösterir.

Çünkü umutsuzluk bile, umutla var olmamın  bir biçimidir.

Sonuç olarak Umudu Kim Taşıyacak?

İz Sürücü, umudun peşinden gitmenin bir güç işi değil, bir cesaret işi olduğunu gösterir.

Bu yolculukta herkes konuşur, tartışır, sorgular ama

İçtenlikle inanan, sadece bir kişidir.

O da diz çöken, susan, bekleyen kişidir.

Ve filmin en derin sorusu kapıyı çalar:

“Gerçekten ne istiyorsun?”

Bu sorunun cevabını bilmeyen, umuda da ulaşamaz.

Çünkü umut, ancak kendine dürüst olanların elinde yaşayabilir.

SON OLARAK

Tarkovsky’nin İz Sürücü’sü, sinemadan çok bir iç yolculuktur.

Ona bakmak değil, onunla kendine bakmak gerekir.

Çünkü umut, gökyüzünde değil;

kendini en çıplak hâlinle gördüğün yerde doğar.

Ben size şu soruları sorumak istiyorum:

sizin bölgeniz neresi?

bölgenizde hangi eklimler var?

sizin odanız neresi?

odanız umutsuzluk odası mı?

yoksa umut odası mı?

bu sorulara verdiğiniz cevaplar belki de yaşama tarzınızı, yaşama biçiminizi belirler.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.