Türkiye’de ev sahipliği oranı yüzde 50’lere geriledi
Ev sahipliği oranı hızla düşerken, kiracılık sistemi de zayıflıyor. GYODER Başkanı Neşecan Çekici, “Türkiye’nin acil 10 yıllık konut politikasına ihtiyacı var” dedi.
Türkiye’de yakın geçmişte yüzde 70’lerde olan ev sahipliği oranı, bugün yüzde 50 seviyelerine gerilemiş durumda. Yalnızca ev sahipliği değil, kiracılık sisteminde de ciddi zayıflamalar göze çarpıyor. Bu tablo, Avrupa ülkelerinin de tartıştığı bir mesele haline gelirken, Türkiye için kapsamlı bir politika ihtiyacını gündeme taşıyor.
34 milyon haneye ihtiyaç var
GYODER Başkanı Neşecan Çekici, mevcut durumu şu sözlerle özetledi:
“Hem ev sahipliği hem de kiracılık alanında alışılmadık bir döneme giriyoruz. Sektörün bu değişimleri doğru analiz edip üretimi buna göre yönlendirmesi gerekiyor.”
Çekici, hane halkı küçülmesine dikkat çekerek, “Türkiye’de şu anda 26 milyon hane var. Ortalama 2,5 kişiye düşersek, nüfus aynı kalsa bile 34 milyon haneye ihtiyaç duyulacak” dedi. Ancak bu ihtiyacın yalnızca müteahhitlerle çözülemeyeceğini, devlet politikası gerektiğini vurguladı.
Üretim açığı ve deprem riski
Türkiye’nin her yıl 800-900 bin konuta ihtiyacı bulunurken, üretim 500-600 bin seviyesinde kalıyor. Deprem riski altındaki İstanbul’da ise önümüzdeki beş yılda dönüştürülmesi gereken 1,5 milyon konut olduğu belirtiliyor.
Kiralarda hedef yarı yarıya düşüş
Çekici, kamunun kiraya veren rolü üstlenmesi gerektiğini belirterek, kira fiyatlarını yarıya indirmeyi hedefleyen modeller üzerinde çalışılması gerektiğini söyledi. Burada en kritik unsurun arsa maliyetleri olduğuna dikkat çekti:
“Türkiye’de arsa maliyetleri toplam maliyetin yüzde 50’sine denk geliyor. Avrupa’da bu oran yüzde 20. Arsa maliyetleri düşürülmeden konut üretimi dengelenemez.”
Küçük daireler geri döndü
2017’de yasaklanan stüdyo daireler, yeni düzenlemeyle yeniden gündeme geldi. Artık projelerin yüzde 20’si stüdyo dairelerden oluşabilecek. Çekici, bunun sadece gençler ve öğrenciler için değil, yalnız yaşayan yaşlılar için de avantaj sağlayacağını belirtti. Ancak uyarısını da ekledi:
“Küçük dairelerin geri dönüşü önemli ama projeler yalnızca metrekareyle değil; sosyal donatıları, lokasyonu ve kentsel planlama kriterleriyle değerlendirilmeli.”
Tahliye davaları ve kısa dönem kiralama
Konut sorununu derinleştiren bir diğer konu ise tahliye davaları. Çekici’ye göre bu davaların 2-3 yıl sürmesi hem kiracıları hem de ev sahiplerini mağdur ediyor. Daha hızlı ve etkin bir yargı düzenlemesine ihtiyaç var.
Kısa dönem kiralamalar için getirilen 100 gün sınırı ve Turizm Konutu Belgesi şartı da tartışmaları beraberinde getirdi. Kurallara uymayan ev sahipleri yüzünden birçok tatilcinin sorun yaşadığı, çevre ve huzurun da zarar gördüğü belirtiliyor.
10 yıllık plan şart
Çekici, çözümün net olduğunu belirtiyor:
“Türkiye’nin 10 yıllık bir konut politikası oluşturması gerekiyor. Arsa, finansman, tasarım ve konut tipleri net planlanmalı. Bu amaçla kamu, özel sektör ve STK’ların birlikte çalışacağı bir Türkiye Konut Politikası Platformu kurulmalı.”
Konut meselesi artık sadece ekonomik değil; toplumsal huzur, sosyal barış ve şehirlerin geleceği için en temel mesele olarak görülüyor.