Peter Pan Sendromu : Büyüyemeyen Erkek , Evliliği Sırtlanan Kadın
Yaş 30’u geçmiş ama hâlâ annesinin evinden ilk kez çıkmış gibi davranan, büyümeyi bir türlü becerememiş erkekler mutlaka vardır çevrenizde. Evlenmiş ama evliliğin ne anlama geldiğini hâlâ kavrayamamış; eş olmuş ama sorumluluk almamış. Ev işlerinde oldukça rahat tavırlar sergileyebildiği gibi hayatını etkileyebilecek önemli kararlar almaktan da uzak durmayı tercih eden erkekler…
Psikolojide bu durumu tanımlamak için kullanılan bir kavram var: Peter Pan Sendromu. Her ne kadar bu, resmi bir psikiyatrik tanı olmasa da, özellikle ilişki ve evlilik terapilerinde sıkça karşımıza çıkan bir durum.
Peter Pan Sendromu; yetişkin bir bireyin çocuk gibi davranmaya devam etmesi, büyümek istememesi ve hayatın sorumluluklarından kaçması olarak tanımlanır. Özellikle erkeklerde yaygın olarak görülür. Bu kişiler görünürde bir yetişkindir; iş sahibi olabilir, evlenebilir, baba olabilir. Ama iç dünyalarında hâlâ “sorumluluk almaktan korkan bir çocuk” yaşar.
Evlilik; birey olmanın, sorumluluk almanın, hayatı paylaşmanın en somut hâlidir. Evlenen bir insan, artık “biz” bilinciyle yaşamalıdır. “Benim param, benim zamanım, benim keyfim” gibi cümleler, yerini “biz ne yapacağız” anlayışına bırakmalıdır. Evlilik bir oyun değil, ciddi bir hayat ortaklığıdır. Ancak ne yazık ki bazı erkekler hâlâ bu bilince erişememiş durumda.
Kadın evlendiğinde hem evi çekip çeviren hem de yükü omuzlayan kişi olurken, erkek çoğu zaman yalnızca yönlendirme bekleyen pasif bir figür olarak kalıyor.
Fatura mı ödenecek? Hatırlatılırsa.
Çocuk okuldan mı alınacak? Mesaj atılırsa.
Ekonomik sorumluluk kadına ait. Aile bütçesi, borçlar, geleceğe dair planlar hep onun sırtında. Erkek ise hâlâ genç bir delikanlı gibi bilgisayar başında saatlerce oyun oynuyor. Akraba ziyareti mi olacak? Doğum günü mü kutlanacak? Hepsi kadının programında. Erkek ya katılmaz ya da “Beni karıştırma, sen hallet” diyerek bir kenara çekilir. Ne sosyal hayata destek verir, ne çevresine karşı sorumluluk alır.
En çelişkili kısım ise şu: Sorumluluk almayan, maddi-manevi katkı sunmayan, sosyal olarak pasif kalan bu erkek; karısından kadınlık bekler. Romantik olmasını ister, güzel giyinmesini, her zaman güler yüzlü olmasını…. Oysa kadın artık sadece eş değil; hem anne, hem baba, hem de yol gösterici olmak zorunda kalmıştır. Kısacası erkek kendi rolünü üstlenmediği için, kadını erkekleştirmiştir.
Kadın artık sadece çalışmaz, evi de çekip çevirir. Sadece çocukla ilgilenmez, eşine de akıl verir, destek olur, onu da sırtında taşır. Bu yük kadını zamanla tüketir, duygusal olarak uzaklaştırır.
Bu durumun kökeni çoğunlukla çocukluğa dayanır. Birçok erkek, çocukken sorumluluk almadan büyütülüyor. Annesi her işini halletmiş, babası ise ya çok uzakta olmuş ya da hiç model olmamış. Bu da evlendiğinde kendi kararlarını veremeyen, yönlendirme bekleyen bir “çocuk adam”a, yani bir Peter Pan’e dönüşmesine neden oluyor.
Nasıl Değişir?
Peter Pan Sendromu’ndan kurtulmak kolay değil ama mümkündür. Öncelikle kişi, çocuk gibi davranmayı artık bir hak değil bir engel olarak görmeye başlamalıdır.
- Kendini tanımalı, duygusal olgunluk kazanmalı
- Terapi desteği alarak çocukluktan gelen eksikleri fark etmeli
- Evlilikte aktif bir eş ve sorumluluk alan bir birey olmayı öğrenmeli
- Kadın partner, bu döngüyü sürdürmemeli; her şeyi yaparak değil, sınır koyarak çözüm üretmeli
Şu da unutulmamalı ki bir evde “erkek gibi bir kadın” varsa, orada mutlaka “çocuk gibi bir erkek” de vardır. Ve bu denge uzun vadede sürdürülemez. Ne kadın kadınlığını yaşayabilir, ne de erkek gerçekten adam olabilir.
Çünkü evlilik, omuz omuza yürüyen iki yetişkinin hikâyesidir.