Özür dilemek neden zor geliyor ?
Bazı kelimeler vardır; telaffuzu kolay, ama boğazdan geçişi zordur.
“Özür dilerim” de onlardan biri…
Ne yazık ki, özür dilemek hala birçok kişi tarafından yanlış anlaşılmakta.
Bir hata yaptığımızda ya da istemeden birini kırdığımızda, çoğu zaman savunmaya geçmeyi tercih ederiz.
“Niyetim kötü değildi”, “O da abarttı” ya da “Ben zaten haklıydım” gibi cümlelerle meseleyi geçiştirmeye çalışırız.
Çünkü özür dilemek, çoğu kişi için bir geri adım, bir zayıflık göstergesi gibi algılanır.
Oysa gerçek şu:
Özür dilemek, kişinin kendini ifade edebilme, sorumluluk alabilme ve ilişkilerini önemseyebilme becerisidir.
Peki Neden Zor Geliyor?
Çünkü özür dilemek, önce kendimize dönmeyi gerektirir.
Kendimizi savunmadan, haklı çıkma telaşına kapılmadan, “Evet, burada bir yanlışım oldu” diyebilmeyi…
Bu da cesaret ister.
Çünkü savunmak, sorumluluk almaktan daha kolaydır.
Oysa özür dilemek:
Bir hatayı kabul etmek, karşı tarafın duygusunu ciddiye almak ve o ilişkide hala bir bağ kurmak istemek demektir.
İşte bu yüzden en güçlü insanlar, gerektiğinde içten bir şekilde özür dileyebilenlerdir.
Çünkü onlar bilir ki:
Bir özür, bazen bir tartışmayı değil, bir kalbi kazanır.
Ama özür dilememekte ısrar etmek, kalpleri uzaklaştırır.
Birçok ilişki, sadece bir özür geciktiği için biter.
Birçok aile, bir “Ben seni anladım” cümlesi edilmediği için dağılır.
Unutmamak gerekir ki; bir özür yalnızca karşı taraf için değil, bizim iç huzurumuz için de gereklidir.
İçten gelen bir “özür dilerim”; kırgınlıkları azaltır, iletişimi güçlendirir ve güveni onarır.
Özellikle aile, arkadaşlık ve iş ilişkilerinde, bu basit görünen adım çok derin etkiler yaratabilir.
Kendimizi savunmak yerine bazen sadece şunu demek yeterlidir:
“Seni kırmak istememiştim. Üzgünüm.”
Bu cümle, duvar örmek yerine köprü kurar.
Ve bu bir zayıflık değil, olgunluk göstergesidir.