Mihenk Taşları
Çocuklarım 4 bir yandan çekiştirip bana bir şeyler anlatmak istiyorlar. Anne sen kimsin, neyi yaratacaksın diye soruyorlar. Onlar ne istiyorsa ben onu düşleyip yaratacağım gerisi fasafiso. Yeğenlerim top oynarken, ufak olan dikenlere atıyor topu, ve abisi onun ellerine batmasın diye dikenleri temizliyor. Ve hatta sayarak temizliyorlar. ben de onlarla birlikte sayıyorum, ufak olan 10 a kadar saydı gelişigüzel saymayı yeni öğrendiği için, diğeri ise temkinli sayıyor ve tek tek çıkarıyor. Küçük olan teyze diyor, aslında onlar diken değil dimi, evet diyorum değil, kalbimize saplanan dikenler mi olsun, yoksa ülkemize saplanan dikenler mi, ya da gezegenimize saplanan dikenler mi,, nasıl uçsuz bucaksız hayal kurma becerimiz var değil mi?
Ben kalp hizasında kalmayı tercih edip: ‘kalbimize saplanan dikenler olsun teyzecim diyorum ve abin şimdi hepsini tek tek çıkaracak, eline batmasın diye. Evet belki siz olayı küçücük bir oyun gibi görebilirsiniz ama yeğenimin hassas kalbini bilen abisi onun yoluna çıkan bütün dikenleri tek tek temizleyecek, belki ayağına değen taşları ortadan kaldıracak belki onu korkutan üzen kişileri duyguları.
ir duygu bu kadar mı doyurur insanı, bir hikaye bu kadar mı besler aç olan ruhlarımızı. Besliyoruz işte, öyle ya da böyle besliyoruz. Kal ve bekle. Yani kal gelsin hepinize.
Dün oyun parkında rengarenk dönen atlı karıncaya, gözlük ile baktığımda yavaşlıyordu. Renkler daha net ama az sayıda, gözlüklerimi çıkarıp baktığımda ise renkler iç içe geçmiş ve renk skalası genişlemişti. Üstüne üstlük atlı karıncanın olağandan daha hızlı döndüğünü fark etmiştim. Gözlükler zamanı yavaşlatıp olanı olduğu gibi yani kendi gözlerimle görmem gerektiği gibi göstermiyordu. Bir nevi benim gözlerimi uyutuyordu. Astigmatım düzensiz ve hızlı görünen zihin hareketlerimi bana gösteriyordu. DEHB’li bir spermin yumurtaya giderken gelişigüzel gibi görünen hareketleri, aslında onun yoldaki kaosa takılmadan yumurtaya ulaşabilme çabasındandı. Dikkat dağınıklı aslında dikkat dağınıklığı olmayabilirdi, en kestirme yolu arayan spermin çabaları olarak düşünmüştüm.
Hani kediler kızgınlık dönemlerinde doğru eşi bulabilmek için çabalıyorlar ya, saldırganlaşıyorlar ve sıkıştırılmaya gelemiyorlar. Onun o duygusunu anlayıp, herkesin kediler yıkanmaz deyişini göz ardı edip, kızgın kedimi yıkamıştım. Kuyruğu indi, rahatladı ve sıcacık battaniyeye sarılıp uyudu. Rahatlamıştı. Kızgınlık duygusu hafiflemişti. Çiftleşmeyi daha az düşünüyordu, tabi kulağına da fısıldadım: ‘ yavrularına bakamayacaksan sakın üremeyi düşünme, benim işim başımdan aşkın, seninle anca baş ediyorum:) Ertesi gün, güzel mi güzel bir kedi getirdi bana, ev kedisiydi ve dengini bulmuştu. Benim de seveceğim güzel bir gelin getirmişti. Ben kedimi kısırlaştırmadım ama getirdiği dişi kedi kısırlaştırılmış olabilirdi, çünkü diğer kedilerin yemekte tereddüt ettiği kısırlaştırılmış kedi mamalarını yiyordu. Ohh dedim çok şükür, şimdi istediğinizi yapmakta özgüsünüz. Daha fazla müdahil olmadım, gerisi onların özel hayatı;)
İnsan bedeninin çok köklü bir DNA sarmalı var. Bu binlerce milyonlarca yıl önceden gelen bir yapıdır. Yapılan araştırmalarda bizler anne karnında topu topu 6 haftalık bir ceninken, DNA yapımız incelenmiş ve birçok kişiye şaşırtıcı gelse de, daha iyi bir yaşam için gerekli sonucu gözler önüne sermiştir. Anne karnında 6 haftalık iken, DNA yapımızın %97,5 i maymunla, %85 i köpekle, %80 inin inekle, %75 inin kediyle, % 50 sinin muzla, %33 ünün nilüfer çiçeği ile aynı yapıya sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Bu oranla DNA yapımızın yaklaşık yüzde %99 unu oluşturmaktadır. Bu sürece kadar anne karnındaki embriyonun net ve belirgin bir şekli yoktur. Bu süreçte bir balık veya tavuk embriyosu da insan embiriyosuyla benzer şekle sahiptir. Ancak 7. haftada DNA nın farklı bölümleri aktifleşerek insana özgü molekülleri oluşturur. (Alper Bayraktar) Bana bu yolu açan Alper hocama saygıyla..
Şimdi demem o ki, o yüzde 1’lik kısım sensin, yani yaradanın kendinden sana verdiği parça ve sen o parçayla her şeyi yapabilirsin. Ne yaratıyorsun yüzde 1 lik insanlığınla, ne yayıyorsun. Oradan gelen kokun ne, etrafına, korku, kaygı, endişe mi yayıyor, yoksa misler gibi mi kokutuyorsun etrafını. Neşe yaymak bizi niye bu kadar ürkütüyor. İçinizdeki Neşe nizi ortaya çıkarın ve yayın. Bu işin en güzel yanı, bu işin bir çocuğun oyunu olması. Bırakın içlerinizdeki çocuklar düşlesin, oyuna katılsın, oyun oynamayı öğrensin. Yaratım oradadır 7. haftada sana değen el seni gerçekte sen yapan parçandır. Belki anne karnında akciğer solunumu bile yapmıyor olabilirsin. Mucize işte orada yüzde 1 lik kısımda. Hiçlikte, heplikte orada. Hep olacam derken hiçliğe basıp ilerlemelisin. Yani sıfırsan ya da hayat seni sıfıra değdirdi ise oradaki taş en sağlam taş olduğu için oradan 1’e sıçrarsın. Hepliğe çıkarsın. Heplikte sen yaratmaya başlarsın.