Dolar 42,8494
Euro 50,6831
Altın 6.179,31
BİST 11.359,53
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 12°C
Çok Bulutlu
Bursa
12°C
Çok Bulutlu
Per 11°C
Cum 8°C
Cts 5°C
Paz 6°C

Hayalet Şeker Tadında bir Şahmeran hikayesi

23 Aralık 2025 18:49
5
A+
A-

Hep bir muziplik peşindeyim, gezdiğim gördüğüm yerlerde hep bir arayış içindeyim. Kısa bir Mardin turu sonrasında sizlere anlatacak kocaman bir hikayenin tam göbeğindeyim.

Amacı bolluk bereket atölyesi olan Mardin gezisinde beni nedense ilk cezbeden kaçakçılar çarşısı oldu. Bu turda muziplik dediğim şey benim için tam olarak buydu. Aslında sahte olan bir ürünü kullanma hevesim hiç yoktur, aldığım da ise o ürün en nihayetinde çöp olur. Bunu biliyordum fakat orada görmem gereken bir hikaye olduğunu da içten içe hissediyordum. Guruptaki arkadaşlar bolluk bereket atölyesine gelip kaçakçılar çarşısından alışveriş yapma konusunu; ‘bu ne perhiz bu ne lahana turşusu’ olarak algılasalar da, ben içten içe merak ediyordum. Şimdi bu konu şöyle bir kenarda dursun, gelelim Mardin turumuza.

 

Seyahatimizin ilk günü Mardin’de Mahide hanım konağında kahvaltı ederken karşımda asılı duran Şahmeran tablosu yine ben de bir merak uyandırdı. Acaba Mardin’de Şahmeran hikayesi nasıl anlatılıyordu, inandıkları şey tam olarak neydi. Bunu bulmam ve hikayeyi doğrulamam gerekiyordu. Küçük çaplı bir araştırma yaptıktan sonra hikayenin ucunu bir yere bağlamayı başardım. Başını, ortasını ve sonunu bulup hikayeyi birleştirdim ve hatta sonun da sonunu getirerek; ki sonun sonu aslında yeni bir başlangıçtır, buraya Mardin için bir gerçeklik ekledim.

 

Mezopotamya coğrafyasının en bilinen efsanelerinden biri olan Şahmeran hikayesi, özellikle Mardin, Tarsus çevresinde anlatılır. Hikayenin en kısa özeti: Evvel zaman içinde Mardin civarında Camsap adında yoksul ama iyi kalpli bir genç yaşarmış. Camsap (arayan meraklı insan) Bir gün arkadaşları ile birlikte bal toplamak için bir kuyuya inmiş fakat arkadaşları onu orada bırakıp kaçmışlar. Camsap kuyunun dibinde bir geçit bulmuş ve bu geçitten geçerek gizemli bir yeraltı dünyasına ulaşmış. Bu dünyada yılanların kraliçesi Şahmeran ile karşılaşmış. Şahmeran; bilgeliği, şifacılığı ve merhametiyle tanınırmış. Şahmeran ın üstü kadın altı ise yılanmış. (Rahme doğru yol alırken, gizli bilginin kapısında yılanlar bekler) Şahmeran, Camsap’ı öldürmek yerine onunla birlikte yaşamaya başlamış. Şahmeran Camsap’a doğanın ve ilaçların sırlarını öğretmiş. Ancak Camsap ailesini özlediği için, yeryüzüne dönmek istemiş, Şahmeran ise insanların ihanetinden korktuğu için yerini kimseye söylememesini öğütlemiş, ayrılırken de ona önemli bir uyarıda bulunmuş. ‘Eğer birgün zor durumda kalırsan, beni ele verme. ama kader seni buna zorlarsa, önce benim etimi değil suyumu kaynat. Yıllar sonra Mardin Kralı ağır bir hastalığa yakalanmış ve kahinler Camsap’ın Şahmeran’ ın yerini bildiğini söylemişler. Camsap’a zorla bu sırrı itiraf ettirmişler. O sırada Camsap verdiği sözü hatırlamış: Şahmeran’ ın suyunu içen kainler ölmüş, etini yiyen hükümdar iyileşmiş, bilgeliği ise Camsap’a geçmiş. Camsap büyük bir hekim olmuş, Mardin ve yöresinde bulunan herkesi iyileştirmiş. Şahmeran ise ihanete uğrasa da bilgeliğini insanlığa miras olarak bırakmış.

Şimdi bu hikayenin arketipine bakalım: Camsap’ın kelime anlamı arayış içinde olan kişi: meraklı, iyi kalpli ve bilgeliğe ulaşan biri olması. Bu hikaye bizlere çocuksu, meraklı bir arayış içinde olan insanın yaratım gücünün olduğunu anlatıyor. Bal: doğada en saf ve en şifalı besinlerden biridir ama büyük zahmetle elde edilir. Bal yine birçok kültürde bilgelik, ilahi bilgi ve hakikatin sembolüdür. Kuyuya inmek: ise bilinçaltına yolculuğu temsil eder, çünkü orası bir krallıktır. Bazen anne rahmi, yeniden doğuş ve dönüşüm alanıdır. Burada meraklı ve arayış içinde olan ‘Camsap’ kendine doğru bir yolculuğa çıkar. Yılan ve Şahmeran ise şifa, ölüp yeniden doğma, gizli bilgi simgesidir. Bu arayış içimizdeki meraklı çocuğu, kadim ve dişil bilgelikle yani Şahmeran ile buluşturur. Camsap burada bal ararken açgözlü değil, saf ve iyi niyetlidir. Masum bir arzusu vardır. İnsani sınırlılık! Mezopotamya topraklarında yılan insanın ulaşamayacağı ilahi bilgiyi koruyan varlıktır. Bilgi zorla alınamaz ve bağ kurarak öğrenilir.

Mardin’e gittiğim de bu hikayeyi en tepe noktaya koyup arayışlarımı sürdürdüm. Haklı dinledim, yerdeki yazıları okudum, ara sokakta fısıldaşan kadınlarla dedikodu yaptım.. Çocuklara hitap eden ‘mavi hayalet şekerleri yerken, Şahmeran’ın da bir hayalet gibi sokaklarda dolaştığını sezinledim. Okadar verimli toprakları işlemeyip, kaçakçılıkla en kolay yoldan para kazanma yolunu seçmiş Mardin halkının; Şahmeran hikayesini yıllardır bilipte hiç ders çıkarmamış olmasına hayret ettim. Bir an gözümün önünden, ‘yer altından çıkarılıp başka ülkelere kaçırılan ‘Şahmeran Mozaikleri’ geçmeye başladı, aynı ‘Çingene Kız’ mozaği gibi. Sonra Mardin’li şöförümüzün ‘Prens Charles’ın ataları Mardinliymiş, hatta burayı sık sık ziyaret ediyor demesi, koskoca İngiltere Krallığının Şahmeran’ın kalıntılarını arıyor olabilmesini düşündürttü. Ne demişti Şahmeran hikaye de Kral iyileşecek. Belki de İngiltere’nin tam olarak aradığı şey iyileşme bilgisiydi. İstemsiz bir çıkışla tepkim ‘ siz atalarınıza veya tarihinize hak ettiği değeri vermezseniz hatta ve hatta 3 kuruşa satarsanız, Prens Charles’ da birgün gelip benim atam da Mardin’ li demeye başlayacaktır elbet. Toprakların altında yatan kocaman bir bilgelik, miras boşaltıldıysa, sıra toprak üstündeki mirasa gelmiştir. Kökleri derinlere ulaşamayan milletler, kendilerine köklü tarihlerin yattığı topraklarda yeni bir tarih yazmaya uğaraşırlar. İşte tam olarak bu sebeple hem uyanık, hem de sorgulayıcı zihinlerle gezilerimizi sürdürmeliyiz.

Bu sözün üzerine Titanic filmi ile batan gemi belirdi ruhumun derinliklerinde, Mardin sokaklarında görünürde kilise ve tapınaklardan başka bir tarihi eser görememişken, buzdağının altında kocaman bir miras yatıyordu. Fakat kaçakçılıkla yürütülen Mardin gemisi, sadece buzdağının görünen kısmına çarpacağını sanıp ‘aman ucuza mal kaçırıyoruz ne var ki, gibi basit bir düşünce ile hareket ediyordu. Oysa kaçırdığı şey atası, ninesi, annesiydi. Onların en kıymetli bilgileriydi. Aşiretlerin namus davası ile bukadar uğraşmalarının gerçek sebebinin altında ben bu duyguları görüyordum. Çünkü hocamız derste ‘metafizik boyutunda herşey aynıdır’ demişti. Yani ha sigara kaçırmışsın, ha kültürel miras. Ve ne yazıkki burada göremediğimiz şey: Mardin de kaçakçılık kapısı boyut olarak çok aktifti. Kapı var ama içi boşaltılmış. Boşaltılan bu alanlardanda en rahat şekilde ‘kaçakçılık’ yapılır hale gelmişti. Hatta derste kendi defterime not ettiğim özel bilgilerimin bile okunduğu hissi beni endişelendirdi. (Kendim için değil önce ülkem için)

Bolluk ve Bereket eğitimi için Mardin’e gelmiş olmamız, hiçbirşeyin tesadüf olmadığı gibi, aslında bu gezinin de tesadüf olmadığını bana göstermişti. Derslerde hocanın anlatımları hep insanüstü bir boyuta çıkmayı ve olaylara oradan bakmayı içeriyordu. Şahmeran’ın bilgeliği öğretisi Mardin sokaklarında bir hayalet gibi dolaşmasa belki bizler bu eğitimler için Mardin’e gelmeyecektik. Yani bizi mıkantıs gibi oraya çeken ve anlatılması gereken bir hikaye vardi. Merak ve arayış içinde olan çocuksu ruhlar olarak oradaydık ve arayışımız bir yaratım başlatmıştı. 21 Aralık’ ta başlattığımız bu yaratım ruhunu Mardinli çoçuklara, ve kültürel mirasına sahip çıkan gençlere bırakıyorum. Bundan sonra söz sizde!

‘Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını arayan milletler; önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.’ Mustafa Kemal Atatürk’

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
12 Aralık 2024 14:02
20 Eylül 2024 21:15
6 Ağustos 2024 08:10
8 Şubat 2025 16:25
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.