Dolar 42,8012
Euro 50,1583
Altın 5.973,25
BİST 11.341,90
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 13°C
Az Bulutlu
Bursa
13°C
Az Bulutlu
Cum 12°C
Cts 10°C
Paz 11°C
Pts 12°C

Duygular gelir, hikâyeler kalır

17 Aralık 2025 18:00
18
A+
A-

X ile görüşmemde danışanım (x diyelim:)
“Öfkem hiç geçmiyor, içimde hep aynı ağırlık hissi var” şeklinde açılımını yaptı. Ve bilmeden beni bu yazıyı yazmaya teşvik etmiş oldu.

O an, yıllardır karşılaştığım bir yanılgıyı düşündüm: Duyguların kalıcı olduğu yanılgısına dair inancı. Oysa beynin işleyişine baktığımızda bambaşka bir gerçek ortaya çıkıyor.
Biraz araştırdım..
Amerikalı beyin bilimci Jill Bolte Taylor’a göre, bir duyguya yol açan ilk nörokimyasal dalga (adrenalin, kortizol vb.) yaklaşık 60–90 saniye sürüyor. Yani bir duygunun biyolojik ömrü max 90 saniye. Daniel Goleman’ın açıklamaları da bu görüşü destekler nitelikte. Yani Öfke, korku, üzüntü, sevinç; hangi duygu olursa olsun vücutta yarattığı kimyasal dalga 1,5–2 dakika içinde sönümleniyor.
Eğer bir duyguyu saatlerce, günlerce hissediyorsak, aslında onu biz zihnimizde tekrar tekrar canlandırıyor ve yaşatıyoruz.

Bu da bana şunu düşündürdü. Duygular gelip geçen misafirler. Onların kalıcı görünmesini sağlayan, bizde bıraktıkları iz değil; bizden aldıkları yakıt. O yakıtı sağlayan da düşüncelerimiz.

Peki ne yapalım?
Bir öfke,korku,üzüntü gibi duygu dalgası geldiğinde, üç derin nefes almak, bedenimizi scan edip bedene odaklanmak, şu anda kalmayı seçmek ve bunu yalnızca 90 saniye yapmak, o duygunun doğal ritmini tamamlamasına izin verir.

Hayatın temposunda unuttuğumuz bir gerçeği de hatırlatmak isterim:
Duyguların efendisi değiliz, onların yolcusu da değiliz. Onları karşılayan ev sahibiyiz. Duygularsa misafir.. misafiri nasıl ağırlayacağın da sana bağlı. Onlara sıkı sıkıya bağlı kalarak sende yatıya mı kalsınlar istersin😊 yoksa misafir olduklarını hatırlayıp gelip gitmelerine müsade mi etmek istersin orası sana kalmış😊
Bu tercih çoğu zaman farkındalık ister;
ben de bazen zor da olsa bunu bilinçli bir şekilde yapmaya çalışıyorum.

Ve buraya bir soru bırakıyorum:
“Şu anda yaşadığın his, 90 saniyelik doğal bir dalga mı, yoksa zihninde yeniden yazıp durduğun bir hikâye mi?”
Cevap, duygularla kurduğunuz ilişkiyi kökten değiştirebilir.

Ve son olarak, Mevlânâ’nın üzerinde düşünmeye değer o derin şiirini buraya bırakmak istiyorum.
Duyguları birer misafir olarak tanımladığı bu güzel şiiri okumak isterseniz, buyurun… 🌿

Misafirhane
İnsan bir misafirhanedir,
her sabah yeni bir misafir gelir.

Bir sevinç, bir bunalım, bir kötülük;
bir anlık farkındalık gelir,
beklenmedik bir misafir gibi.

Hepsini karşıla, hepsine iyi davran!
Kederli bir kalabalık olsalar bile,
evini eşyalarından zorla boşaltsalar bile,
yine de her misafire saygıyla davran.

Belki seni yeni bir sevince hazırlıyordur.
Karanlık düşünceyi, utancı, kini
kapıda gülerek karşıla
ve içeri davet et.

Ne gelirse gelsin, minnettar ol,
çünkü her biri
öte dünyadan bir rehber olarak gönderilmiştir.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
16 Ocak 2024 13:55
3 Ocak 2025 18:46
26 Ağustos 2025 17:57
29 Nisan 2025 10:25
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.