Bursaspor’da bir yılda milyarlık dönüşüm

Bir kentin kalbi bazen bir formanın yeşil beyaz çizgilerinde atar. Bursa, tam da böyle bir şehrin adı. Ve Bursaspor… Sadece bir futbol takımı değil; nice çocuğun hayali, nice büyüğün hatırası, bir kentin özeti.

Son bir yılda yaşananlar, bu büyük camianın sessizce ayağa kalkışının hikâyesi. Başkan Enes Çelik ve yönetimiyle başlayan bu yeni dönem, yalnızca sportif değil; ekonomik, sosyal ve kültürel bir yeniden doğuşun adı oldu. Üstelik geçmişin yıkıcı borç yüküne, yılların yorgunluğuna rağmen.

Göreve geldiklerinde transfer tahtası kapalıydı. Borç 1 milyar lirayı geçmişti. Kulübün nefes alacak takati yok gibiydi. Ama yılmadılar. Transfer tahtasını açtılar. 551 milyon liralık yük ödendi. Banka borçları sıfırlandı. Kamu ve icra dosyalarında yüz milyonlarca lira kapatıldı. Toplamda 1 milyar 271 milyon liralık borç ödendi. Bugün itibarıyla Bursaspor’un borcu 1.1 milyar liraya düşmüş durumda. Bunun yarısından fazlası ise yönetici alacakları; yani kulübün içinden.

Ama bu sadece bir muhasebe başarısı değil. Aynı zamanda inancın, planlamanın ve birlikte yürümenin hikâyesi.

Saha içinde bütçesiz bir şampiyonluk yazıldı. Sadece bir oyuncuya bonservis ödenerek kurulan kadro, hedefe ulaştı.
Tribünler yeniden doldu: Kombine satışlarında 33.500 adede ulaşıldı, ortalama seyirci sayısı 41.500’i gördü.
Forma satışları 32.000’e yükseldi.
Taraftar etkileşimi arttı: 2.503 yeni kongre üyesiyle toplam üye sayısı 6.417’ye çıktı.
Üyelere özel indirimler, ürün ayrıcalıkları, blok oyların etkisini kırmak adına yapılan çağrılar hayata geçirildi.

Altyapıda başarı ve yatırım aynı anda geldi.
U17 ve U19 takımları Türkiye şampiyonu oldu.
Merinos Futbol Okulu modernize ediliyor, Ekim’de açılıyor.
Vakıfköy’de yaz aylarında kapsamlı restorasyon yapılacak.
Özlüce Tesisleri ve spor salonları elden geçirildi.

Sosyal sorumluluk unutulmadı.
Kadınlara, çocuklara ve engelli bireylere yönelik projeler hayata geçti.
8.710 çocuk hayatında ilk kez tribünle buluştu.
Fair Play ödülleri iki kez kazanıldı.

Kulüpler arası iş birliği gelişti.
Nilüfer Belediyesi Futbol Kulübü ile pilot takım anlaşması yapıldı.
Genç oyunculara profesyonel vitrin açıldı.

Mali kaynaklar yalnızca borç ödemekle sınırlı kalmadı.
Süper Lig seviyesinde forma, şort, sağlık, tribün ve stadyum sponsorları sağlandı.
Yeni kulüp otobüsü sponsorlukla alındı.

Kalıcı gelir hedefleri için üç büyük proje geliştirildi:
Özlüce’de 280 ofis ve 6.500 m² dükkân alanından oluşan dev yatırımın temelleri atıldı.
Stadyum çevresinde sosyal yaşam alanı planı hazırlandı, bakanlık ve belediyelerle son aşamaya gelindi.
Metro istasyonlarının isim hakları, sponsorlara açıldı.

Bursaspor Vakfı devreye giriyor.
Gayrimenkuller vakfa devrediliyor.
Gelirler kalıcı, şeffaf ve denetlenebilir hale geliyor.
SGK ve vergi gibi yüklerde vakıf destek sağlayacak.

Tüm bunların merkezinde bir anlayış var: Biz olma hali.
Binlerce yeni kongre üyesi, blok oy sistemine karşı verilen mücadele, taraftarla kurulan yeni bağlar… Hepsi bu anlayışın parçaları.

Enes Çelik’in şu sözleri bu sürecin özeti gibi:
“Bu başarıyı gece gündüz demeden çalışan yönetim kurulumuzla, kader birliği yaptığımız yol arkadaşlarımızla ve en önemlisi hiç yılmadan inanan Bursaspor taraftarıyla birlikte sağladık. Artık geçmişin yükünü omuzlarımızdan attık. Şampiyonlar Ligi müziğini yeniden bu statta çaldırmak için yola devam ediyoruz.”

Evet, Bursaspor yeniden doğuyor. Bu kez yalnızca ayağa kalkmak değil, koşmak için geliyor.
Ve bu ayak sesleri, sadece Bursa’da değil, çok uzaklarda da duyulacak kadar güçlü