Bursa farkı
A Milli Takımımız 2026 FIFA Dünya Kupası Eleme maçında Bursa’da Bulgaristan’ı 2-0 yenerek grup ikinciliğini garantiledi.
Bu akşam Bursa’da oynadığımız maçı milli takım futbolcuları için resmi bir hazırlık maçı olarak da adlandırsak bile Bursa seyircisi her zaman olduğu gibi maça ağırlığını koyan taraftı. Şimdiye kadar oynanan maçlarda seyirci baskısı ve yaratılan atmosferin Milli Takım için itici bir güç olması gerektiğini savunuyordum. Bu akşam Bursa seyircisine kocaman bir alkış gerekiyor. Trübünün olumlu etkisini ve yarattığı atmosferi bozan tek şey ne yazık ki Timsah Arena’nın kötü saha zeminiydi. Sahada topun zeminden sekmesi, yaşanılan sakatlıklar ve çimlere rağmen zemindeki bozukluk Bursa Atatürk Stadyumu’na yakışmayan bir durumdu.
Her ne kadar formalite maçı gibi görünse de gerek sıklet olarak gerekse evimizde oynamanın avantajıyla maçın içinde çok farklı senaryolar da vardı. Öncelikle Montella hepimize inatla santraforsuz bir milli takım bilincini aşılamaya devam ettiğine şahit oluyoruz, isyan ediyoruz ama zamanla bu oyunu bizler de kabulleniyoruz sanırım. Ne zaman kenar ortalarına Kerem kafa vurmaya gayret gösteriyor, ne zamanki son vuruşta bir uzmanlık gerekiyor o zaman yine Montelle’nın santraforsuz sistemine sallamaya başlıyoruz…
Maçın ilk yarısında oldukça aktif ve ayağa paslarda başarı varken ikinci yarı bu özelliği rakibe veriyoruz. İlk yarıda sol kanatta Kenan ve Ferdi uyumu sağ kanatta daha bireysel olarak Zeki ve Oğuz tarafından saman alevi gibi gerçekleşiyor. Orta sahada yüksek beklentilerimiz olan Arda kaçak oynuyor sorumluluk almıyor ve gereksiz yere topla oynama sevdasında. Elbette zaman zaman düşük viteste oynamak ve oyunun kontrolunü elimizde tutmak gerekir. Ayağa yapılan paslar santraforsuz sistemde çok daha önemli ama bireysel olarak çok fazla topla oynamak da bir o kadar tehlikelidir. Bulgaristan ayarında bir takımın bizi yenme şansı yok bu maça özel rotasyonların yapılması gerektiğini düşünüyorum. Sarı kart sınırındaki futbolcuların yerine mutlaka onları ikame edecek bir yedekleri var ama nedense bu rotasyonlar teknik ekip tarafından yapılmıyorsa ve söz konusu rotasyonlar sağ ve sol bek ve sağ stoper olarak yapılıyorsa bunu da bir düşünmek gerekiyor.
Her ne kadar ikinciliğimiz garanti olsa da İspanya ile oynanacak maçın tedirginliğini çok net olarak hissettik. İspanya ile oynanan İlk maçın travmasından sonra İspanya’da oynayacağımız rövanş maçına çok daha farklı anlamlar yüklenmiş gibi. Aslında İspanya maçı prestijden başka bir anlam ifade etmiyor. İsmail Yüksek sarı kart gördü diye herkes biraz yükseldi ama bence olması gereken bir hamleydi keşke Play-off maçlarından önceki formalite maçı olan İspanya maçında bu cezaları bitirseydik. İlk 11’de olan ve sarı kart sınırında bulunan 5 futbolcumuz var ve bunların formalite maçımız olan İspanya maçında kart görmesi halinde asıl hedef maç olan Play-off’lar eksikliği de düşünülmesi gerekiyor.
Sonuç olarak alınması gereken 3 puan alındı ve İspanya maçı sadece ilk maçtan kaynaklanan bir prestij mücadelesine döndü. Bence esas olan Play-off’lardaki maçımız ve rakibimiz olmalıdır. Almanya ve İtalya dışında play-off’larda yenemeyeceğiz takım yok gibi gözüküyor ama futbol hiçbir zaman kağıt üzerindeki gibi değildir, sahada mücadele efor zeka ve strateji gerektirir. Milli Takım için güzel bir akşam yaşadık, sevindik ve gururlandık ama bunda aslan payını da Bursa taraftarına vermek gerekiyor. Mevcut saha zeminin Avrupa standartlarına getirilmesi halinde Milli Maçlar için itici gücü olan bir taraftarın ve şehrin varlığını da herkes daha net görecektir.
Tebrikler Milli Takım…