Birbirinizi değil, ilişkinizin ikliminizi değiştirin
Aile danışmanlığı için bana gelen çiftlerin çoğu genellikle aynı şeyi düşünür: “Keşke eşimi değiştirebilirsem, o zaman kendimi daha iyi hissederim. Ve çoğu danışmanın da bunu sağlayacağını düşünür.
Hikayelerini dinleyeceğim, kimin haklı kimin haksız olduğuna karar vereceğim ve sorunlu olan tarafı ikna edip değiştireceğim.. Ama bu asla işe yaramaz.. Çünkü; bu sefer kimin gerçeğinin doğru olduğu hakkında bir tartışmaya dönüşür .
“ sen böyle demiştin “
“ hayır böyle demiştim “
“Şu gündü”
“Yanlış hatırlıyorsun bu gündü”
İşin sonunda herkes kendini haklı çıkarmaya çalışır. Ama seanslarda benim amacım farklı; kişileri değiştirmeye değil ilişkinin duygusal iklimini değiştirmeye odaklanırım.
Çünkü önemli olan benim değil bizim kalıplarımızdır.
İlişkiler birbirimize verdiğimiz tepkilerden oluşur. Bu tepkiler zamanla ya besleyen ya da tüketen döngülere dönüşür. Bu nedenle asıl mesele, karşımızdakinin ne yaptığı değil, bizim nasıl tepki verdiğimizdir. “O şunu yaptı, ben de bunu yaptım” mantığı bir çözüm getirmez. Gerçek çözüm, kendi tepki verme şeklimizi fark edip onu değiştirebilmekten geçer.
Danışmanlıktaki temel prensip de budur: Eşinizi karşınıza alıp onunla mücadele etmek değil, sorunu karşınıza alıp onunla birlikte mücadele etmektir.
Çoğu çift için bu basit cümle bile bir dönüşüm yaratır. Gözlerindeki savunmacı ve savaşçı ifade, yerini iş birliği ve rahatlamaya bırakır. Artık düşman, karşı sandalyedeki kişi değil; ilişkiye zarar veren o olumsuz iletişim döngüsüdür.
Kızgınlıklar, çözülmemiş sorunlar ve dengesizlikler iklimi besliyor.
İster sürekli tartışma, ister kronik gerginlik, isterse soğuk bir duygusal uzaklaşma olsun; ilişkideki olumsuz havayı besleyen faktörler genellikle benzerdir:
Geçmişten kalan kırgınlıklar olabilir. Çocuğunuzun doğumundaki bir tutum, yıllar önce aileye karşı sergilediğiniz bir davranış veya asla tam olarak konuşulmamış bir anı… Stres anlarında bu eski yaralar yeniden yüzeye çıkabilir.
Ya da belki de halının altına süpürüp durduğumuz birikmiş sorunlarla ilgilidir. Alkol alışkanlığınız, ebeveynlik veya para konusundaki fikir ayrılıklarınız ya da gelecekte ne istediğiniz. Bu sorunlar, sürekli etrafında döndüğünüz mayın tarlalarına dönüşür.
Ya da bir dengesizlik söz konusu olabilir; Ev işleri, finansal katkı veya cinsellik konusunda “yükün çoğunu ben taşıyorum” hissi. Bu dengesizlik, zamanla büyüyen ve ani patlamalara veya mesafeye yol açan bir kızgınlık yaratır.
Tüm bunları daha da besleyen şey bireysel hassasiyetler ve eski yaraların tetiklenmesidir. Eleştiriye karşı hassassanız veya önemsenmediğinizi ve dinlenmediğinizi hissediyorsanız, ebeveynlik, para veya geçmiş kırgınlıklar hakkında eleştirel veya küçümseyici gelen her türlü konuşma durumu daha da kötüleştirir.
Bu olumsuz döngüden çıkmanın yolu :
*Kimin haklı olduğuna dair tartışmalar fayda getirmez . Önemli olan her iki tarafın da hislerini ve ihtiyaçlarını kabul etmek ve ortak çözümler bulmak.
*”İklim değişikliği için partnerimden yapmasını istediğim davranışlar.” Bu tür somut istekler belirsizlikleri ortadan kaldırır ve ilişkide gerçek bir dönüşüm sağlar.
*Kendi davranışlarınızı değiştirin. Aşırı tepkiyi azaltın, küçük ama cesur adımlar atın. Kendi davranışlarınızı değiştirmek partnerinizin de davranışlarını değiştirmeye etkili olacaktır.
*Planlarınızı düzenli olarak kontrol edin. Para, ebeveynlik ve iletişim gibi konularda planlamalar yapın ancak düzenli olarak planlarınızı kontrol edin ve bunu suçlama moduna girmeden yapın.
Elbette, bunu söylemek yapmaktan daha kolay gelebilir ancak asıl mesele tutumunuzu ve odak noktanızı değiştirmektir. Bunun yolu, şu güçlü cümleyi içselleştirmekten geçer: “Sen bana karşı değilsin; biz, sorunlarımıza karşı birlikteyiz. Ben seni değiştirmeye çalışmıyorum; aramızdaki duygusal iklimi
değiştirmeye çalışıyorum.”
Bu bakış açısı yerleştiğinde, ilişki gerçek anlamda nefes almaya ve yeniden yeşermeye başlar.