Dolar 32,3792
Euro 34,7083
Altın 2.398,94
BİST 10.081,24
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 17°C
Az Bulutlu
Bursa
17°C
Az Bulutlu
Çar 17°C
Per 21°C
Cum 16°C
Cts 16°C

Sevme Hakkı

7 Ekim 2021 18:58 | Son Güncellenme: 7 Ekim 2021 19:01
3.857
A+
A-

1958’deyiz. Aşkın sınır ihlâlinden bahsediyoruz. Nasıl mı? Siyahi bir kadın olan Mildred Jeter ile beyaz Richard Loving, Amerika’nın pek çok eyaletindeki ırklar arası evliliği engelleyen yasalara rağmen, Washington’da dünya evine girerler. Altı yıl sonra polis onları tutuklar. Yaşadıkları Virginia eyaletinin dışında evlenerek, buranın kanunlarına aykırı davranmışlardır. Virginia’dan yirmi beş yıl uzaklaştırma cezası alan Loving çifti Washington’a taşınır. Mildred, dönemin Adalet Bakanı Robert Kennedy’ye mektup yazarak, yeni medeni haklar yasası ile bu durumun düzeltilmesine imkan olup olmadığını sorar. Kennedy, Amerikan Medeni Haklar Birliği’ne başvurmalarını önerir. Ve dava açılır. 1967 yılında, Yüksek Mahkeme, ırklararası evlilik yasağı uygulayan on altı eyalette bu yasaların iptaline karar verir. Loving çifti memleketlerine geri döner. 

‘Aşkın sınır ihlâli’ nin, bir ülkenin kanunlarını nasıl değiştirdiğini gördük. Bir de ülkemize bakalım. Bizde vaziyet daha çok ‘sınır tanımama’ şeklinde seyrediyor. Alınan tedbirlerin yetersizliği, kanunların uygulanmasındaki aksaklıklar kaygımızı arttırıyor. Kadınlar, her an öldürülme korkusuyla yaşıyorlar. 

1967’den bir örnek daha vereyim: “Seyirci Etkisi”. New York’ta bir kadın, caddenin ortasında tecavüze uğrar, çığlıklar içinde yardım ister, sonunda bıçaklanarak öldürülür. Kadının çığlıklarını duyan insanlar, olayı sadece izlemekle yetinirler. Yardıma koşmadıkları gibi, polise de haber vermezler. Sebep: Nasıl olsa biri yapar. İşte buna izleyici etkisi deniyor. Çevredeki kişi sayısı arttıkça, izleyici etkisi de artıyor ve yardım azalıyor. 

Yine 1967 ‘de, Salvador Dali, “Suç” adlı tablosunda ‘suça sessiz kalanların, o suça ortak olduklarını’ bize gösteriyor. Neden sessiz kalıyoruz? Güçlü olanın haklı çıkacağına o kadar inandık ki. Haklının tarafında yer almanın hiçbir işe yaramayacağını sanıyoruz. 

Suça sessiz kalmak bizi mağdurun değil, suçlunun yanında kılar. Salvador Dali’nin tablosundaki gibi, sessizlik insanı suça ortak eder. Vicdanımızın dili ne zaman çözülecek? Cinayete kurban giden tüm kadınlarımızın ardından haykırıyoruz: “Sevme hakkımızı geçtik, yaşama hakkımızı istiyoruz.” 

Başak Baykan

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.