Hollywood’da yükselen Türk besteci Esin Aydıngöz başarı yolculuğunu anlattı

Grammy adayı besteci Esin Aydıngöz, MAG’e verdiği röportajda hayallerini, stajlarla başlayan yolculuğunu ve müziğe olan tutkusunu paylaştı.
Esin Aydıngöz, Türkiye’den çıkıp Hollywood’da dikkat çeken besteci, aranjör ve orkestra şefi olarak uluslararası sahnede hızla yükseliyor. Film ve dizi müziğinde yeni kuşağın güçlü isimlerinden biri haline gelen sanatçı, Grammy adaylığıyla da adını duyurdu.
“Hayallerim korkulardan koruyordu”
Aydıngöz, MAG dergisine verdiği röportajda yaratıcı sürecini ve kariyerine dair ilk adımlarını şöyle anlattı:
“Hayallerim o kadar büyüktü ki, sanki beni korkulardan koruyordu. Profesyonel dünyadaki ilk adımlarım yaptığım stajlardı – dokuz staj yaptım. Kimisi inanılmazdı, çünkü çok çılgın stüdyolarda, çok çılgın kişiler ile aynı ortamdaydım. Kimisi ise son derece boş ve ayak işi bazlıydı. Yolumu, bana müziğin içinde mutluluk veren her şeye yer vererek çizdim.”
Müzikte çok yönlü yolculuk
Aydıngöz, stajların yanı sıra kısa filmler, tiyatrolar, reklam projeleri ve piyano dersleriyle müzikte çok yönlü bir yolculuğa adım attı. Fırsatlar çıktıkça setlerde piyanistlik yaptı, farklı projelere besteler üretti ve tiyatrolarda müzik direktörlüğü üstlendi.
Wednesday ve yaratıcı süreç
Sanatçı, Wednesday gibi büyük yapımlarda yer aldığı süreçte yönetmenlerin dünyasını anlamaya odaklandığını belirtti:
“Yönetmenin dünyasını anlayıp kendimi yalnızca o dünyanın sınırları içinde özgür bırakarak üretim yapıyorum. Artık ortada bir film yokken bile yaratıcı sürecime bir film gibi davranmam gerekiyor. Kafamda yeni bir hikâye yazıyor ya da bana ilham verecek bir görsel üzerinden beste yapıyorum.”
Aydıngöz, müzik endüstrisinin zorlukları karşısında her zaman yeni projelere yönelerek ayakta kaldığını, bir işte hayal kırıklığı yaşasa bile aynı anda başarıyla ilerleyen diğer fırsatların kendisini motive ettiğini vurguladı.