Açlık (2)
… (Dünden devam)
Girdiği her ortamda dikkatleri üzerinde toplamayı başarıyor ve bunun farkına vardığı için kendiyle gurur duyuyordu
Keskin yüz hatları, insanları ondan uzak durmaya zorluyordu
Bir o kadar da onunla iletişimde olmak için can atıyorlardı
Apar topar arabasına bindi, tabiri caizse eşek gibi çalışıp biriktirdiği paralarıyla aldığı arabasına,
Kırmızı sarı dinlemedi, kuralsız ya, bir an önce yetişmeye çalışıyordu randevusuna, “neye koşturuyorsam”
Araç kullanırken aynı zamanda düşünüyordu, ne olacaktı, nereye varacaktı ki
İstemli, istemsiz gidiyordu işte her ne kadar ayakları gitmek istese de, beyni kapı eşiğinin iki adım içerisinde kalmıştı
10 dakikalık yolu kalmışken geriye döndü, aa kapıyı açık unutmuşum diye hayıflandı
Eve yaklaştıkça gelen kokulara isim bulmaya çalışıyordu
Öylesine yabancıydı ki onlara, kafası karmakarışık bir halde içeriye girdi
Yerde bıraktığı çamaşırlar toplanmış, bütün camlar açılmış, çok sevdiği karnıyarık fırında domatesleri kızarmış
Çoban salata da var, kim kim bu derken 30 yıl öncesinde buldu kendini
Henüz 14 yaşında mahalleden bir kız arkadaşıydı evdeki yabancı
Öyle ya, yabancı olmasaydı onunla olurdu onca zaman
Sevmeyi, el ele tutuşmak sandığı zamanlardı o yaşları
Zaten başka birini sevmeye ayıracak zamanı olmamıştı
Sevmek, zaman ayırmak mıydı, o öyle oluşmaz mıydı kendiliğinden…
Pekte hatırında kalmayan 30 yıl öncesini konuşmaya başladılar
Bazen boğazlarının düğümlendiğini hissedip yutkunmakla geçiştirdiler durumu
Bir süre sessizlik hakim oldu ortamda, ne yöne bakacaklarını kestiremeyen dargınlar gibiydiler
Hatırlamak istemiyordu aslında o dönemleri, çat kapı da gelinmez ki öyle paldır küldür
İnsan bir sorar, hatıratına girebilir miyim? Değil mi?
Küçümsenemeyecek bir genel kültürü vardı, insanlardan uzak kalsa da insan ilişkilerini bazen okuyarak, en çokta yaşayarak öğrenmişti
İnsanların ses tonundan çok, söz tonuna dikkat ederdi
Şimdi, yıllar sonra bu hatıra nereden geldi
Konuşmalarını uzunca süzdü, gözlerine derin derin baktı, düşündü
Bir sebep bulmaya çalıştı, bulamadı
Daha fazla dayanamayıp sordu
Neden geldin? Evimi adresimi nereden buldun?
Bu sorular karşısında ne diyeceğini bilemedi çocukluk aşkı
Ondan sonra hayatına kimseyi yakıştırmadığını, çok özlediğini, kendisini çok merak ettiği için ülkeyi ayağa kaldırdığını da söyleyemedi…
Onun aşkı bitmiş diye geçirdi içinden ve sustu sustu
Biraz daha oturduktan sonra, seni iyi gördüğüme çok sevindim dedi ve çıkıp gitti hayatından
-İnsanın hayatı biraz da evi değil midir?
Aklına notları geldi, onlara çocukluğunu hiç eklememişti
Ona dair hiçbir şey hatırlamak istemediğini hatırladı o an
Akşamın yorgunluğu itina ile kendisini belli ediyordu, kırmadan, beni zorlama hadi gel uyuyalım diye onu yatağa davet ediyordu
Daha fazla direnemedi, kendisini uykunun koynuna bıraktı
Neydi dün akşamdan beri yaşadığı, uyandı.