Dolar 40,2470
Euro 46,7961
Altın 4.321,03
BİST 10.225,48
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 34°C
Az Bulutlu
Bursa
34°C
Az Bulutlu
Çar 34°C
Per 36°C
Cum 33°C
Cts 32°C

Aşağılanan, Yok Sayılan Kadın Neden Hala O Evlilikte Kalıyor ?

14 Temmuz 2025 11:19
34
A+
A-

Bazı kadınlar, eşleri tarafından sürekli olarak duygusal şiddete, aşağılama, küçümseme, yok sayılma gibi davranışlara maruz kaldıkları halde hala o evlilikte kalmaya devam ediyorlar. Bu durum yalnızca “çocuklar için katlanma”, “ekonomik bağımlılık” ya da “toplum baskısı” gibi yüzeysel açıklamalarla izah edilemez. Elbette bu etkenler vardır, ancak bu çok daha derin, çok daha görünmeyen bir mesele: Bağlanma biçimi, kurban rolü ve değersizlik duygusunun öğrenilmiş olması.

Çocuklukta güvenli bağlanma geliştiremeyen bireyler, yetişkinlikte olumsuz ilişkileri normal kabul etme eğilimindedir. Özellikle kaygılı-bağlılık stiline sahip kadınlar, sürekli onay alma ve sevilme çabası içinde olduklarından, toksik bir ilişkiye rağmen ayrılmayı risk olarak görürler. Çocukluğunda duygusal ihtiyaçları karşılanmamış, sesi duyulmamış, sevgiyi koşullu öğrenmişse; yetişkinlikte kendisine kötü davranan bir eşi yine de sevmeye, hatta onu değiştirmeye çalışıyor. “Ben yeterince iyi olursam, beni sevecek.” Diye düşünerek eşinin sert tavırlarına itiraz etmiyor, çocuğunun saygısızlığını görmezden geliyor. Çünkü; kendini değersiz gören biri için kötü davranış bile bazen bir ilgidir.

Eşin Aşağılama Davranışının Kaynağı: Yetersizlik Duygusu

Kadını sürekli aşağılayan, yok sayan ve değer vermeyen erkek, çoğu zaman dışarıdan güçlü, baskın ya da otoriter görünse de, bu tavırların ardında ciddi bir yetersizlik duygusu barınır.
Bu erkekler, kendi değersizlik ya da yetersizlik hislerini bastırmak için karşılarındaki kişiyi küçümsemeye yönelir. Özellikle kadının güçlü, akıllı, ifade gücü yüksek veya kendi ayakları üzerinde durabilecek özelliklere sahip olması, erkeğin içsel güvensizliğini tetikler. Bu durumda erkek, partnerini değersizleştirerek kendi yetersizlik hissini bastırmaya çalışırç
Aile içinde bu dinamik yalnızca eşler arasında kalmaz. Çocuklar bu ilişki biçimini izler, içselleştirir ve model alır.
Eğer bir baba, anneye sürekli aşağılayıcı ifadelerle yaklaşıyor, onu dinlemiyor, değersizleştiriyorsa; çocuklar da bunu normal kabul eder. Bu özellikle erkek çocuklarda ileride kendi eşlerine karşı aynı tavrı benimsemelerine neden olabilir. Kız çocukları ise, kadın olmanın değersiz olduğu, fikirlerinin önemsenmediği bir rol olduğunu öğrenir ve buna göre bir kadın kimliği geliştirir.
Danışmanlık sürecimde karşılaştığım bir örnek vardı : Çocuk, annesine “Sen yapacaksın işte ”, “sus be kadın!” gibi cümleler sarf ediyordu. Neden böyle konuştuğunu sorduğumda “ babam da öyle diyor” diye yanıt vermişti.

Yani sorun yalnızca “eşler arası” bir mesele değildir. Bu saygı kaybı, çocukların gelecek ilişkilerini de doğrudan biçimlendiren bir modelleme sorunu haline gelir.

Bu döngü ancak kadın durumu fark ettiğinde kırılabilir. Farkındalık, sürecin ilk ve en önemli adımıdır.
“Ben sadece bir eş ya da anne değilim. Önce bir bireyim. Ve değerliyim.”
“Eşim bana böyle davranıyor çünkü ben yetersizim” değil,
“Eşim bana böyle davranıyor çünkü kendi yetersizliklerini yönetemiyor” cümlesi kurulabildiğinde, iyileşme süreci başlar.

Bu süreçteki kadınlara tavsiyem:
Tepki vermekten korkmayın. Tepkisizlik, şiddeti ve saygısızlığı meşrulaştırır.
Çocuklarınız için güçlü olun. Sizin değerinizi fark edişiniz, onların da kendi değerlerini anlayabilmelerini sağlar.
Destek alın. Aile danışmanlığı ya da bireysel terapi, süreci daha sağlıklı yönetmenize yardımcı olur.
Sınır çizin. Sınır çizmek çatışma yaratmak değil, kendini korumaktır.
Bir kadının her gün yok sayılarak, her sözü küçümsenerek, her varlığı görmezden gelinerek yaşadığı bir ev, aile değil; bir travma alanıdır.
Ve çocuklar bu travmanın içinde büyürken, kendileri de travma yaratan bireyler haline gelir.
Saygı, bir evin direğidir. Direk kırıldığında ev yıkılır. O yüzden susmakla korunan değil, fark edilip güçlenen kadınlara ihtiyacımız var.
Çünkü hiçbir kadın, yok sayılmayı hak etmez.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.