Dolar 42,8494
Euro 50,6831
Altın 6.179,31
BİST 11.359,53
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 12°C
Çok Bulutlu
Bursa
12°C
Çok Bulutlu
Per 11°C
Cum 8°C
Cts 5°C
Paz 6°C

2026 Ekonomik analizi ve Trumph etkisi (Altın mı, Gümüş mü sorunsalı)

18 Aralık 2025 11:56
7
A+
A-

Yılın son günlerinde piyasa değerlendirmesi ve ekonomik analizler yapmayı seven biri olarak, yıl sonu bilançosunu kapatır gibi, yılın son yazısını da bu konuya ayırmak istedim.

2025 yılı yine yüksek enflasyon verileri ve bu ortamda oluşan düşük getiriler ile kendini gösterdi.

Yalnız sene başında 30 dolarlardan aldığımız gümüş, yüzde 150 getirisi ile kazancı en yüksek olan madenler arasında yerini aldı. Altın fiyatları, küresel belirsizlik ve ekonomik risklerle birlikte rekor seviyelere çıktı. Altın ise ons başına 4000 dolar seviyelerine kadar yükseldi. (ekonomiden haberler)

Bu yükselişlerde Trumph’ ın politikalarından kaynaklanan belirsilikler de rol oynadı. Yüksek gümrük vergileri, ticaret savaşları gibi politikalar piyasalarda belirsizlik yaratarak yatırımcıları ‘güvenli liman’ olarak görülen altına yönlendirdi. Bu da altının talebini ve dolayısıyla fiyatını da yükseltti. Örneğin Trumph’ın gümrük vergisi açıklamaları sonrası altın fiyatları arttı.

Peki Trumph’ ın uyguladığı bu politikalar yani dolaylı olarak altını yükseltmesi, bilinçli olarak uygulanan küresel ekonomik bir plan mı? Her ne kadar Trumph’ın temel amacının, doğrdudan altını yükseltmek  olmadığı söylense de, büyük resme baktığımızda aslında bunun böyle olmadığını göreceğiz.

ABD ekonomisini ve ticaret dengesini kendi politik önceliklerine göre şekillendiren Trumph, piyasalarda belirsizlik yarattığı için; yatırımcıların güvenli liman olan altına kaymasına sebep olmuştur. Doğrudan değil de dolaylı politikalarla altını yükseltmesi, bunu yapmak için de küresel piyasalarda risk ve belirsizlik yaratması, ekonomisini bu şekilde canlı tutmaya çalışması, uzun vade de bir balon etkisi yaratmaya başlamıştır.

Trumph’ın altın fiyatlarını etkileyen politikalarından bazılarına bakarsak, konuyu daha da net kavrayacağız.

Ticaret savaşları ve gümrük tarifeleri: Çin, AB ve diğer ülkelere uyguladığı yüksek gümrük vergileri, küresel piyasalarda belirsizlik ve altın fiyatlarında artışa sebep olmuştur.

FED üzerinde  baskı kurmak için, faizler çok yüksek ve dolar çok güçlü eleştirisi yine altın fiyatlarını yükseltmiştir.

Güçlü dolar ihracata zarar verir politikası uyguladığı için, altın dolar cinsinden fiyatlanır ve dolar zayıflarsa altın yükselir. Dolar güçlenirse de altın baskılanır. İhracattan taviz vermek istemeyen Trumph ekonomisi, aslında Türkiye’nin de ihracatını arttırmak için uygulaması gereken ‘zayıf para politikasını’ uzun bir dönemdir, Çin gibi üretimde ve ihracatta güçlü ülkelerle baş edebilmek için gayet başarılı bir şekilde yönetmektedir.

Jeopolitik gerilimler: İran, Çin, Rusya nato açıklamaları, sert ve öngörülemez söylemler. Küresel risk artınca altın yine güvenli liman haline gelir.

Kısacası Trumph, küresel belirsizlik ve riski zarar değil, ABD ekonomisini ve kendi siyasi gücünü canlı tutan bir araç olarak görmektedir. Yani belirsizlik ortamında insanlar, ülkeler ne yapacaklarını henüz düşünüp analiz edememişken, O bu esnada manipülatif (bitcoin) ekonomik araçlarla halkı speküle ederek, ekonomisine kazanç sağlamayı hedefler.

Yani aslında Trumph davranışsal ekonomiyi de manipüle etmektedir. Davranışsal ekonomide gerçek piyasa verilerine bağlı olarak insanların ne yapacakları önceden tahmin edilebilirdi. Örneğin patatesin arzı az ve patatesi fiyatları çok yüksek ise, seneye herkes patates ekecektir ama bu sefer de patates fiyatları düşecektir. Normal de ekonomi de bu öngörülebilir bir davranış biçimidir. Fakat Trumph ekonomisin de kaos ve belirsizlik ortamında davranışlar öngörülemez.

Şimdi gümüşü biraz inceleyelim: Örneğin Çin gümüşü en çok kullanan ülkeler arasındadır. Elektrikli araçlar, telefonlar vb. Ayrıca Çin gümüşü ithal etmektedir. Yalnız onu direk gümüş olarak değil de ayrıştırılması gereken bir maden olarak ithal eder. Bu ayrıştırmayı da en iyi yapan ülkedir. Çıkan madenleri bakır, gümüş, altın olarak ayrıştırır ve gümüşü diğer ülkelere ihraç eder. Gümüşün talebinin günden güne arttığını, arzının talebini karşılayamadığını farkeden Çin hükümeti, Meksika’dan, Rusya’dan ithal ettiği madeni ihraç etmeme kararı almıştır.

Bu durumda Trumph tepkisel politikalar uygulayarak, Çin’in elde etmeye çalıştığı gücü kırmak isteyecektir. Yani Çin gitgide agresifleşerek gümüşün tekelini eline geçirmeye çalışırken, Trumph ise altın madenini doğrudan veya dolaylı olarak yükseltecek, kriz ortamlarında paranın az gelişmiş ülkelerden, çok gelişmiş ülkelere akmasını bekleyecektir. Çin, Rusya gümüşü desteklerken Amerika ise altın madenini yükseltmeye çabalayacaktır.

Belirsizlik Trumph için bir nevi pazarlık üstünlüğüdür. Kriz dönemlerinde birçok kişinin kaçırdığı bir konu vardır ki, küresel risk artınca sermaye gelişmekte olan ülkelerden, gelişmiş olan ülkelere kaçar. Yani Trumph’ın politikaları eninde sonunda paranın yönünü kendisine çevirmektedir.

Belirsizlik aynı zaman da FED üzerinde de hakimiyet kurmasını sağlar. Piyasada stres, resesyon korkusu, volatilite yaratarak Fed’ in faizleri indirmesini sağlar. Amacı borsayı canlı tutmak, borçlanmayı ucuzlatmak ve tüketimi desteklemektir.

Her siyasetçinin bildiği gibi ekonomi durursa siyaset kaybeder!

Fakat sürekli kriz, sürekli pazarlık, sürekli haber ekonomik gerilimi günden güne daha çok arttırır. Ekonomiyi canlı tutmak için uyguladığı bu politika davranışsal ekonomiye de yön verir. İnsanlar mantıklı yatırımlar veya harcamalar yapamazlar. Gergin bir ortamda sağa sola koşturan, ne yapacağını bilmeyen başı kesilmiş tavuklar gibi hareket ederler. Yönetimin en sadık hizmetkarı, köleler haline gelirler.

Bu noktada artık çizginin aşıldığını düşünüyorum, bunun en belirgin göstergesi de altın fiyatlarındaki yükseliştir. Yani en doğru ve gerçekçi piyasayı, baskılanmayan altın ve gümüş hareketleri gösterir. Önümüzdeki süreçte altın eğer hızlı ve aralıksız yükselirse, düzeltmeleri kabul etmezse, küresel ekonomik sistemdeki açıklar: (örneğin karşılığı olmadan para basma) tek tek gün yüzüne çıkacaktır. Piyasa er ya da geç kendi silkelenmesini yapıp, dengeye kavuşacaktır. Serbest piyasa ekonomisinde bu olgu kaçınılmazdır.

Yıllardır sadece ekonomik verileri analiz ederek uyguladığımız, halkın ekonomiye verdiği tepkileri görmezden geldiğimiz ekonomik politikalar, gerçek ekonomik yaklaşımlar değillerdir ve bu balon da bir gün patlayacaktır.

Sessiz bir tehlike olan gümüşün, altından kopup hızla yükselmesi de tehlikeli bir senaryodur. Belki bu durum 2026/28 yılları arasında senaryo olmaktan çıkıp gerçekleşebilir. Belirttiğim gibi gümüşe olan fiziki talebin arzının üzerine çıkması, Çin’in gümüş ihracatını kısıtlaması, altına tepki..gibi durumlar bu senaryoyu mümkün kılmaktadır. Tarihte gümüşün en çok yükseldiği dönemler: büyük ekonomik krizler, buhranlar ve savaşlar olarak karşımıza çıkar.

Uzun vade de FED’in uyguladığı faiz indirimlerinin yetersiz kalacağını ve dünya olarak stagflasyona (durgunluk içinde enflasyon) karşı mücadele etmemiz gerekeceğini düşünmekteyim.

2026 yılında ise gümüşün agresif çıkışlar sergileyeceğini ve sürekli kontrol altına alınmaya çalışarak baskılanacağını, fakat bu baskıların kısa süreli olup, tekrar yükseliş atakları sergileyeceğini gözlemleyeceğiz. Benzetmek gerekirse: taşikardi gibi düzensiz ani çıkışlar ve düzeltmeler. Altına isyan edip kendi bildiği şekilde hareket sergileyebilir.

Peki bireysel yatırımcı olarak biz neler yapmalıyız? 2026 yılında Trumph’ın elinden geldiğince altını yükseltmeye çalıştığını öngörerek, yılın ilk çeyreğinde altının hala gücünü koruyacağını söyleyebiliriz. Gümüşün ise volatilitesi yüksek bir yatırım aracı olarak 3 haneli rakamlara çıkıp, oralardan satış yiyeceğini düşünmekteyim. Bu esna da mevcut gümüşlerinizi satıp külçe altına geçebilirsiniz. (Yatırım tavsiyesi değildir)

Sonuç olarak gümüş mü, altın mı? sorusu 2026′ da küresel ekonomik kararlarda belirgin rol oynayacaktır. (Çin, Rusya, Amerika gibi) Türkiye’de bu konuyu gözardı etmemeli, külçe altın ve gümüşlerine sahip çıkmalıdır. ( Özellikle fiziki olarak). Yatırımlarına buna göre planlamalı ve tedbirlerini almalıdır.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.